Bölüm 3 Büyü ve Büyü Gücü

Hiiro kaleden ayrıldı ve sokaklara çıktı, sonrasında ne yapacağına kafa yoruyordu.

(Şu halde, bilgi toplamak RPGlerde birinci sırada gelir.)

Teknik olarak krala ve diğerlerine sorabilirdi, ama beklenmedik bir olayın içine sürüklenme ve orada daha fazla kalırsa ülkeyi terk edememe riski vardı.

Dahası orayı olabildiğince hızlı terk etmişti. Ayrıca, orada dört tane bayağı becerikli insan vardı. Kendine ihtiyacı olmayacaklarını doğruladı.

(İlk olarak, <Statü> penceresindeki şu <Sözlü Büyü> de ne oluyordu...? Bunun elementsiz olduğunu düşünüyordum.)

Oyunlardan ve kitaplardan gelen bilgisinden yardım aldı, ayrıca büyü hakkında düşünürken Lonca olayını da hatırladı. Kral burada Lonca olduğunu söylemişti.

Hiiro yerlilere Lonca'nın nerede olduğunu sormaya karar verdi. Sormasıyla, yakınında olduğunu öğrendi.

Şimdilik bir maceraya kaydolmak için oraya ilerledi. Burada yaşamak ve gezmek bedavaya değildi. Bir şekilde para biriktirmeye başlamalıydı.

Ayrıca, bu dünyadaki para lonca kartında biriktirilebiliyordu. Aynı şekilde kartla ödeme yapmak da mümkündü. Yerlilerin ona öğrettiği buydu.

Loncaya geldiğinde, içerisi oldukça kalabalıktı. Yapılı insanlar, aynı bir maceracı gibi, çeşitli gişelerin önünde sıraya girmişlerdi. En yakın gişe üzerinde kaydolma başvurusu yazan bir işaret vardı.

Girmesiyle beraber aynı anda ilgi odağı oldu, siyah saçlar ve gözler onlarda alışıla gelmedik bir şeydi. Doğal olarak, tanıdık gelmeyen okul üniforması da vardı. Sonrasında kendine bir şeyler almasını tembihledi.

Gişeye gitti, üzerindeki tüm bakışlara ilgisiz kalarak.

"Hey, kaydolmak istiyorum."

Bunu açık açık söylediğinde, gişedeki kadın iş gülümsemesiyle ona açıkladı.

Loncada çeşitli görevler dosyalanıyordu. Bir maceracı görevleri yerine getirerek ödüller kazanabilirdi. Görevler seviyelerine göre ayrılmıştı F, E, D, C, B, A, S, SS, son olarak SSS.

Lonca kartı kaydolunca ücretsizdi, ama işlevi tüm insanların sahip olduğu Yurttaş Kartıyla aynı işleve sahipti. Bir kimlik tabiri caizse.

Maceracılar da görevler gibi seviyelere ayrılmıştı. Ayrıca, S seviye ve üstü olan çok az kişi vardı.

Özellikle, "Humas"ta SSS seviye sadece üç Maceracı vardı.

Gişedeki kadın ona beyaz bir kart verip kanını damlatmasını söyledi. Verilen iğneyle parmağını hafifçe deldi. Kan damladıktan sonra, kart yok olmaya başladı.

"Hah? Gitti mi?"

"Lütfen, zihninizde <Lonca Kartı> deyin."

Denileni yapınca, kart elinde belirdi. Ama eskisinden farklıydı. Tamamiyle beyazdı, ve mavi kenarlara sahipti.

"Renk seviyenizi gösteriyor. Güçlüye doğru maviden mora, yeşil, turuncu, pembe, kırmızı, gümüş, altın ve son olarak siyah."

Hiiro açıklamaları kafa sallayarak dinledi. Yeni Lonca Kartına baktığında, anlatılanları onayladı.

İsim: Hiiro Okamura
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 17
Nereden: Bilinmiyor
Seviye: F
Görev:
Ekipman:
-Silah:
-Savunma:
-Takı:
Rigin: 0

Doğum yerinin bilinmiyor olarak gösterilmesinden memnundu. Eğer başka bir dünyadan olduğu yazsaydı, açıklaması zor olurdu. Ekipman eşya anlamına geliyordu. Silah, Savunma, Takı gibi alt sınıflara bölünmüştü. Ama onu her şeyden çok rahatsız eden bir şeyi sordu.

"Hey, karttaki bu Rigin şeyi de ne oluyor...?"

"Mh? Bu para birimi..."

Kadın kafasını şaşkınca eğdi. Tabii ki  bu dünyadakiler Rigin'in para birimi olduğunu biliyordu. Ama doğal olarak, Hiiro bu dünyaya daha yeni çağrıldığı için bilmiyordu.

Sormasıyla, Rigin in Japon Yen'ine yakın bir değeri olduğunu ve altıncı sütun olan Görev in şu anki görevini gösterdiğini öğrendi.

(Cidden kullanışlı bir kart.)

Sadece tek bir kartla ticaret yapıp kendi durumunu görebiliyordu. Dahası, kart hep onunlaydı ve istediği zaman çıkarabiliyordu.

"Görevleri nereden alabilirim?"

"Şuradaki panodan seçebilirsiniz. Lakin F seviye olduğunuzu hatırlayın. En fazla, bir üstünüzdeki seviye görevleri alabilirsiniz, yani E."

"Anlıyorum. Rütbemi nasıl arttıracağım?"

"Görevleri tamamladıkça ve seviye atladıkça, otomatik olarak rütbeniz artacak."

"Kısaca, ne kadar görev tamamlarsam, mavi kenar şeye dönüşecek... ım, neydi o?"

"Mor."

"Öyleyse mora dönüşecek?"

"Evet."

Hiiro kartın faydalarına hayran kalmıştı.

"En iyisi zaman kaybetmemek."

Bunu söylemesiyle, ilan panosuna yöneldi.

Kilise Çatısı Onarımı F
Amaruq Kilisesinin onarımına yardım edin. Tecrübe tercih edilir.
Ödül: 10000 Rigin

Şanslı Bitki Hasatı F
Asbit Platosundaki Şanslı Bitkileri toplayın.
Ödül: Demet başına 350 Rigin

Goblin Avı E
Clair Ormanında 10 Goblin öldür.
Ödül: 35000 Rigin

Daha bir çok görev vardı, ama tereddütsüz bir şekilde "Şanslı Bitki Hasatı"nı seçti. Dürüst olmak gerekirse, daha birinci seviye olduğu için, av göreviyle ilgili huzursuzluğa kapılmıştı. Yine de, bir acemi bile goblinleri avlayabilmeliydi.

Ama sadece biraz seviye atlayıp savaşmaya alıştıktan sonra av görevine gitmeye karar verdi.

"Anlıyorum. Ama dikkat et eğer yarı yolda görevden vazgeçersen 10000 Rigin ceza olarak kesilecek."

Bir ceza ücreti olduğu için ne olursa olsun görevleri iptal etmemeliydi. Hiç parası olmadığı için, en azından şimdilik.

İlk olarak, "Asbit Platosu"nun yerini sordu. Şansına, şehrin hemen yanındaydı. Ve "Şanslı Bitki"nin resmine referans kitabından bakmıştı.

(Bu referans kitabını okumak isterdim.)

Kitapları sevdiği için, Hiiro'nun bilgiye olan açlığı uyandı. Ciddi ciddi, biraz para biriktirdikten sonra kendini kütüphaneye saklamayı düşünmüştü.

Planını tasarladıktan sonra, büyük bir çantayla Lonca'dan ayrıldı. Çanta hasat içindi.
Kasabadan çıkış yolunda, <Statü>yü hatırladı. <Sözlü Büyü> aklından çıkmıyordu.

Büyük bir büyü gücüne sahipse, nasıl büyü kullanıldığını bilmediği sürece boşa giderdi.

Olabildiğince erken büyü kullanmayı öğrenmeliydi.

Girişte bunu sormadığı için biraz pişmanlık duydu. Büyü bu dünya için sıradışı bir şey değildi. Herkes kullanabilir ve fazla ya da az büyü gücüne sahip olabilirdi.

Bahsi geçince, buralarda biri vardı. Hiiro durdu ve sağına baktı. Masasında kristal küre duran biri oturuyordu.

(...Bir falcı?)

Siyah bir cübbe giymişti ve başlığı yüzünü saklıyordu, fakat tamamiyle bir falcıya benziyordu.


"Oh aman aman? Ne dersiniz, bayım?"

Sesinden yaşlı bir kadın olabileceği kanısına vardı.

"Nah, hiç param yok."

"Oh, öyle mi. Ama anlaşıldığı kadarıyla sormak istediğin bir şey var."

"..."

"Buralardan değil misin? Seni daha önce hiç görmedim."

"Amacın?"


Kadına şüpheyle baktı.

"Fuhehe, böyle korkunç görünmeyin. Size falınızı ve buraya gelme amacınızı söylememe ne dersiniz?"

"İlgilenmiyorum."

"Fuhehe, böyle demeyin. Oturun."

Pek acelesi olmadığı için, söylediği gibi masanın karşısına oturdu.

"Fuhehe. Öyleyse başlamama izin verin."

Ellerini kristal küreye koydu ve konsantre oldu. Hiiro sessizce kadının ellerini çaprazlamasını izledi. Kadının ani bakışlarından kaçamadı.


"...Oho, çok garip bir yıldız falınız var."

"Garip?"

"Fuhehe, herkes kalbinde bir yıldıza sahiptir. Hepsinin kendi şekli, rengi, boyutu ve parlaklığı vardır.

Öngörüm onları görmeme izin veriyor. Ve şimdiye kadar birçok görmüşlüğüm vardır, seninki gibi güçlü bir yıldızı ilk defa görüyorum."

"Mhm~"

"Çok güçlü ve ateş kırmızısı bir ışık saçıyor, çevresinde koyu mavi kurallar. Şekli köşesiz kusursuz bir küreselliğe sahip ve çok güçlü parlıyor kendisine bakan herkesin gözlerini açabilir. Anlıyorum...
Bu ülkeyi bir yana bırak, sen bu dünyadan bile değilsin."

Ani bir gürültüyle sandalyesinden kalktı. Falcı nasıl olur da bunu bilebilirdi? Hiiro şüphelendi.

(Falcı böyle şeyler yapabilir mi? Hayır, belki bu... Büyü mü?)

Bunu düşünürken, kadına keskin bakışlar attı. Bunu bilmesi umurunda değildi, ama temkinli reflekslere sahipti.

"...Otur. Bunu etrafa yaymayacağım. Ve başka dünyadan insanlar nadirdir, senin gibisiyle ilk
karşılaşmam değil."

"...Önceden böyle biriyle tanıştın mı?"

"Evet, daha gençken. O kişinin de garip bir yıldızı vardı."

"...Anlıyorum. Öyleyse, olay ne?"

"Fuhehe, öğreneceksin, şimdiden özgürlüğün kanatlarına sahipsin. Bu kanatlar büyecek ve her yönü ısıtacak."

Ne hakkında konuştuğunu anlayamadı, ama bu kötü bir alamete benzemiyordu.

"Birçoğu senin ışığın altında toplanmak için kovalayacak."

"Geh, bu kötü oldu. Yalnız olmak tercihimdir."

"Fuhehe, şey, bu tek olası gelecek. Bugün bunu duymanla, muhtemelen gelecek sana daha uygun
olacak. Hepsi bu kadar."

"Mhm~ Anlamadım. Sadece yapmak istediğim şeyleri yapmak istiyorum."

"Fuhehe, yap. Bu arada, bir şeyi sormak istemiyor muydun?"

"Evet. Dediğin gibi, başka bir dünyadan geldim. Benim dünyamda büyü yoktu, o yüzden buradaki büyüyü kavrayamadım, daha doğrusu nasıl kullanıldığını bilebilir miyim. Bunu en hızlı şekilde öğrenmeliyim..."

"Oho, anladım. Büyüsüz bir dünya, ilginç."

Hiiro aniden fark etti ve yaşlı kadına baktı.

"Hey, bana büyünün nasıl kullanıldığını öğretebilir misin?"

"Farketmez."

Kadının onu geri çevireceğini düşünmüştü, ama nedense kabul etti.

"Büyü gücünün nereden geldiğini biliyor musun?"

"Hayır."

İşte bu yüzden soruyorum ya, bunu demekten kendini alıkoydu.

"Kalp veya beyin olabilir mi?"

"Hayır, hayır. Büyü gücü kandan gelir."

"Kan?"

"Evet, her organizma kana sahiptir. Büyünün kaynağı budur."

"Oh."

"Bu yüzden, büyü gücüne konsantre olurken, damarlarındaki kanın akışına odaklanmalısın."

"Kan akışı?"

"Evet, yakından bak."

Bunu demesiyle, yaşlı kadın ona elini gösterdi. Mavi dumana benzer bir şey kadının yumruğundan fışkırdı. Tamamiyle bir küre şeklini alana kadar devam etti.

"Bu büyü gücü."

"Vay. Yani böyle bir şey görünür olabiliyor mu?"

"Şey, böyle görünür hale getirmek için fazla antreman gerekiyor. Akışına odaklandım ve elimde
toplandığını hayal ettim."

"Hayal, ha."

"Büyü, hayal etme gücüdür. Aynı zamanda akışın gücüdür. Büyü gücünün akışı şu anki kürenin içinde dolaşan, kan gibidir."

"Biraz karışık gözüküyor, ama özünü kaptım. Her neyse, kan akışı=büyü gücü dersek yanlış olmaz, değil mi?"

"Kesinlikle."

"Ve büyü gücünden yararlanmak için, kanın tüm bedenimdeki akışını hayal ediyorum. Böylelikle..."

Bunu derken, işaret parmağındaki kan akışını hayal etti. Bunun üzerine, parmak ucu solgunca parladı ve biraz ısındı.

"Demek böyle şeylerde yapabiliyorsun. Anlıyorum, bu şey büyü yani."

Önündeki yaşlı kadın ağzını şaşkınlıkla açtı.

"Oh, ne sürpriz ama! Bu, büyüyü ilk kullanışım demiştin, değil mi?"

"Mh? Evet."

"Buna rağmen, şimdiden kontrol edebiliyorsun. Müthiş bir hayal gücün olmalı."

"Yani, ben bir kitap kurduyum, hayal gücüme güveniyorum."

Kitaplar sadece kelimelerden oluşmuşlardır ve birinin bunu kafasında canlandırması gerekir. Mekanı gözünün önüne getirmek için, kişi ve hikayeden gelen kişinin zihnindeki hareketler hayal gücüne muhtaçtır.

Hiiro küçüklüğünden beri kendini kitaplara gömmüştü, bu sebepten hayal gücü iyiydi. Daha doğrusu, onun emin olduğu tek güçlü yanı buydu. Hayal etmeyi kesince, ışık ve sıcaklık parmak ucundan yok oldu.

"Teşekkürler. Şimdi büyü gücünün ne olduğunu anlıyorum."

"Bunu duyduğuma sevindim."

"Bir şey daha, büyü kullanmak istediğimde sadece büyüyü okusam ve daha deminki büyü gücünün
akışına odaklansam olur mu?"

"Tabii. Bak. <Ateş Topu>"

Yaşlı kadın işaret parmağını kaldırdı ve söyledi, ardından tenis topu boyunda bir ateş topu orataya
çıktı.

"Ohhhhhh."

Hiiro heyecanla, beğenisi dile getirdi. Büyüyü ilk kullanışıyla ona olan ilgisi atrmıştı.

"Şimdilik onu küçük tuttum, ama  hayal ve büyü gücüne bağlı olarak büyüyebilir."

"Anlıyorum. Ama <Ateş Topu> büyüsünü kullanabileceğimi sanmıyorum."

"Mh? Elementin farklı mı?"

"Evet, elementsiz."

"...Bu nadir bir şey. Elementsiz, tek bir hata yapmadan eşsiz büyü kullanıcılarıdır. Sen olabilir misin..."

"Bekle bir dakika. Eşsiz? Bunun sadece tek kişiye özel farklı bir büyü olduğunu mu ima ediyorsun?"

"Evet."

Yaşlı kadına dediğine göre, büyünün sekiz elementi vardı: Ateş, Su, Toprak, Rüzgar, Yıldırım, Buz,
Işık ve Karanlık. Elementsiz bunlar içinde hiçbirine dahil olmuyor demekti. Başka bir deyişle, elementsiz birileri diğer elementler için büyü yapamazdı.

Karşılığında, sadece kendine ait kullanışlı bir büyüsü olabiliyordu, buna eşsiz büyü deniyordu.

"Bu arada, eşsiz büyü bu dünya için bile değerlidir. Aslında, birçok kişi bunu tam olarak kontrol edemez."

"Ne demek istiyorsun?"

"Eşsiz büyü hep güçlüdür. Ve bunu kontrol etmesi zordur diye duydum. Çoğu insan kendi büyülerinin patlamasıyla <yankılanmatarafından ölmüştür."

Bu hikaye Hiiro'nun iradesini bir bıçak sapladı. Eşsiz büyünün tehlikeli olabileceğini hiç düşünmemişti.

"Kontrol önemlidir, lakin bilgi daha önemlidir."

"Bilgi?"

"Evet, birisi <yankılanma> ile ölüyorsa, kendi büyüsünü tam olarak anlamamış demektir. Büyü gücünün bilgisi, büyü ve kendinindir. Hepsinde ustalaştığında, birinci-sınıf bir büyü kullanıcısı olursun."

"Anlıyorum. Tüm bunları söylediğin için teşekkürler."

"O zevk bana ait. Senin gibi bir ışıkla eğlenmeyeli uzun zaman olmuştu."

Hiiro hala yaşlı kadının yüzünü göremiyordu, ama sesini yükseltmesiyle gülümsüyor olmalıydı.

"Ben hep buradayım, yani bir şeye ihtiyacın olursa uğra. Seni gelecek seferde ağırlayacağım."

"Çok sinsice."

Böylelikle yaşlı kadın ile yollarını ayırdı ve kasaba geçidine yöneldi.

2 yorum:

  1. ceviri icin tesekkurler, emeginize saglik^^ Bakalim ana karakter ne kadar gelisecek?

    YanıtlaSil
  2. Çeviri için teşekkürler :)

    YanıtlaSil

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com