Bölüm 32: Uygulamalı Egzersiz Sırasında Birçok Ölüm

10 dakika sonra…

Koltukta otururken, önceki konuşmamıza devam ettik.

Neden yerimizi oturma odasına taşıdığımızı mı soruyorsun? Banyoda iki erkek arasında kalpten kalbe bir konuşma istemiyordum, bilirsiniz?

Shir’in cinsiyeti hakkında sorular olsa da, ona hep erkek muamelesinde bulunduğum için, fikirlerimi aniden değiştirmek imkansızdı.

Arkadaşları kıza dönünce açık saçık şeyler yapan, bazı iffetsiz animelerdeki karakterlerden değildim ben.

Sen tam ‘o’ şeyi yaparken aniden eski hallerine dönmelerinden korkmuyor musun? ‘Şeyinin’ bir daha asla kalkmayacağını düşününce, kesinlikle hayatının geri kalanını korkarak geçirirsin.

Elbette, eğer böyle bir şey olursa umrunda olmayacağını söylüyorsun, öyleyse sana bir çift lafım var… Lucifer’ın Dünyası seni memnuyitle buyur ediyor, lütfen bir adım öne çık.

Bu arada, banyodayken Shir’in vücut yapısını net bir şekilde göremedim. Eğer bir kadınınkiyse, onu net bir şekilde görsem bile güvendeyim… Diğer türlü… bu dünyada gözlerimi yıkayabileceğim bir şey yoksa, kesinlikle tehlikedeyim.

“Imm… Ben…”

“Tamam, tamam. Ne demeye çalıştığını biliyorum. Endişelenme. Böyle bir şey yüzünden sana bir canavarmışsın gibi davranmayacağım.”

Sonuçta, bende bir tip canavarım.

“Ve seni neden ya da nasıl bu hale geldiğin konusunda zorlamayacağım. Ne zaman bana anlatma konusunda rahat olursan, seni memnuniyetle dinlerim.”

Bana durumunu söylediğin için, neresinden bakarsan bak, bu bir ana görev veya yan göreve dönüşmeli. Neyse, bu sonrasında anlaşılacak zaten.

Koşullar Aşıldı

Gizli Görev Açıldı: Bilinmeyen Büyü

Gereklilikler:

1.Nadir Büyü taşıyıcısıyla daha iyi bir ilişki kur.

2.Nadir Büyü’nün kökenlerini araştır.

3.Büyüyle alakalı hikaye örgüsünde ilerle

Ödül(ler): Nadir bir büyü öğren

Beklediğim gibi, yeni bir görev aniden belirdi. Göz gezdirdikten sonra, ekranı yana çektim.

“Ama neden bunu bana söylemeye karar verdin? Ve…”

Ve ciddi ciddi banyoya daldın… Terbiyen başıboş bir köpek tarafından mı yendi noldu? Fakat, onun yüz ifadesini gördükten sonra, durmayı ve onun açıklamasını dinlemeye karar verdim.

“Çünkü… Fir benim arkadaşım olduğu için, durumumu ona olabildiğince erken anlatmayı doğru buldum. Diğer türlü, bunu senden saklamaya devam edersem uygun olmazdı.”

“…”

Bu gerçekten acı vericiydi. Hakikaten vicdanıma sağlam bir darbe indirdi. Şu anda kendi sırlarımdan birkaçını açık etmezsem uyuyamayacaktım.

Yine de…

Hangi sırrım ifşa edilmeliydi?

Başka bir dünyadan geldim?

Bir insan değilim?

Yoksa tüm büyü tiplerini kullanabildiğim gerçeği?

Anlaşılan sadece sonuncusunu açık edebilirim. Eğer ilk ikisini söylersem, birileri beni yakalayıp deney amaçlı bedeni parçalara ayırabilirdi.

Bahsi açılmışken, insanlar yeryüzündeki diğer ırklardan nefret ediyor olmasa da, başka ırklarla etkileşimi sadece işçi gücü ve kaynaklarını almaya dayanıyordu.

Bu anlaşılabilir olsa da, özellikle her an savaşların patlak verebileceği bu dünyada, ahlak kuralları hakkında konuşmak anlamsızdı…

Ne kadar şakacıyım, değil mi?

“Tamam tamam, Shir, kendine bir insan gibi davranmanda sorun yok.”

Onun omuzlarını tuttum ve devam ettim.

“Senin arkadaşınım, bu yüzden kafanı bununla sıkma. Yoksa, bana vücudunda bazı sana has özellikler bulunduğu için veya sadece ölümsüzsün diye başıma bir şeyler gelebileceğini mi söylüyorsun?”

“Bu… Bilmiyorum… Sadece öyle hissettim…”

“Sana çoktan bunu kafaya takma dedim.”

Onu bıraktım, ve omzuna vurdum.

“Bu gece erken yatalım. İyi bir banyo yapmış olsam da, hala daha az yorgun hissediyorum.”

Bunu laf olsun diye söylemedim. MP barımın altındaki yorgunluk metremi bir süredir izliyordum. Banyo sırasında bar neredeyse tamamen dolmuş olsa da, sonunda, Shir beni tuhaflıklarıyla korkutunca dolumu sona ermişti.

Şimdilik, yorgunluk metremi sadece banyonun ve uykunu doldurabileceğini düşünüyordum, bu yüzden erken yatmak gereklilikti.

“Öyleyse lütfen yatakta uyu.”

“… Eh?”

Shir, demin ne dedin sen?

“Gerek yok. Imm… Koltukta yatarsam da sorun olmaz.”

“Neden! Düşündüğüm gibi, Fir, insan olmayan bedenimi küçümsüyorsun, değil mi?”

“Hayır, hayır, öyle değil. Mesele senin insan olmayan bedenin değil. Mesele… Mesele senin bir asilken benim olmamam.”

“Sana dedim sorun değil! Demek şimdi de statü farkını önemsiyorsun?”

“Ve senin gerçek cinsiyetini bilmesem de. Eğer bir kızsan, aynı yatakta yatmamız hoş olmaz değil mi?”

Eğer bir erkeksen, ruhum kesinlikle Lucifer tarafından alınacak!

Bu kişi bir erkek olsa da, gerçekte Falan’dan ve diğer kızlardan daha kısaydı. Garip solgun tenini de ekleyince, bir peruk giyerse, cinsiyetini ayırt etmek kesinlikle imkansız olurdu… bir trap loli?

İyi değil, şu anda ruhum neredeyse Lucifer tarafından alınacak, çok tehlikeli!

Aklım şu anda ciddi ciddi onun kız kıyafeti giymiş halleriyle dolu, ve az daha onlardan keyif alıyordum!

Oh tanrım, ruhumun bir parçası hakikaten Lucifer tarafından alındı mı?

“Endişelenme…”

Tek bir anlığına düşüncelere dalmışken, bu tip bana önden sarıldı.

“Çünkü… Çünkü Fir gülünç bedenimi görünce sonra bana buna aldırmadığını söyleyen ilk kişi… Olay her neyse, lütfen benden nefret etme…”

Bunu duyduktan sonra, bedenim biraz titredi. Aslında, onu itmeyi planlıyordum, ama ellerim havada durdu.

…Sadece olmasaydın…

Bir anı aniden zihnimde parladı. Bulanık olsa da, bu cümle inanılmayacak bir şekilde netti.

Biri bunu bana mı söyledi? Bu sözleri anımsadığımda neden kalbimden bıçaklanmışım gibi hissettirdi? 

Bu unutulmuş çoğu anımdan biri olmalı, neden aniden tekrar belirdi?

Beni kucaklayan Shir’e baktım, ve yüzünün yaşlarla dolduğunu gördüm.

Yoksa… Bu tip her zaman nefret edilen mi olmuştu?

Sadece garip bir vücudu var diye?

…Sadece senin gibi biri olmasaydı…

Bu cümle bir kez daha zihnimde parladı, ve kalbim yeniden içine işleyen acıyı hissetmeye başladı.

Çok acı verici… Neden…? Bende öncesinde… onun gibi miydim…?

Sevdiklerimiz tarafından terk mi edildik?

Ellerim yavaşça düştü, ve ona sarıldım.

“Endişelenme, ben asla birilerini terk etmeyeceğim.”

“Gerçekten mi?”

“Elbette.”

Haa… Tanrım, ondan daha düşük seviye birinin onu teselli ettiğini düşününce.

“Yine de, beni bırakmanın bir mahzuru var mı? İkimiz erkek olsak da, bu şekilde sarılmak…”     

“Ah, üzgünüm.”

Shir beni bıraktı, ve göz yaşlarını sildi.

“Fir’in bunu söylediğini duyabilmek… Gerçekten memnunum.”

“Hai… Bunu ilk söyleyen ben olacağım, homo değilim.”

“Homo?”

Hiç, boşver. Öyleyse, hadi uyumaya!”

“Tamamdır~”

Shir itaatkar bir şekilde yatağa koştu.

Kaşlarımın arasını ovdum. Neden… onu babası haline gelmiş gibi hissediyordum?

“Kapıyı aç! Acele et! Prenses sana kapıyı anında açmanı emrediyor!”

Sabah uyandığımda, halüsinasyon gördüğümü sandım.

Kapıyı çalan bir prenses mi?

‘Beni dinlemezsen’ uyarılarına aldırmadan, Shir  sonunda bana sarılarak uyudu. Yataktan fırladım ve kapıyı açtım.

Fakat, açtığım anda, şok geçirdim.

“Mi… Prenses Michelle?”

İlk bakışta ziyaretçiyi tanıdım. Nasıl? Spiral şekilli mavi iki at kuyruğu açıkça bana onun kimliğini söylüyordu. Ve o bu iki dünyada böyle belalı bir saç stili yapan tanıdığım ilk ve tek kişiydi.

“İki kuyruklu… Hayır. Prenses Michelle, neden buradasın?”

“Ne oldu? Beni burada gördüğün için rahatsız mı hissettin”

“Nasıl cüret edebilirim? Hangi sıradan insan böyle saygısız bir şey düşünür ki sizi, prensesi gördüğünde?”

“Bende yeterince saygısızsın zaten. Sıradan insanlar beni gördüğü anda diz çökmeli.”

“Bu yüzden, arkadaş olduğumuz için, beni affetmeniz sorun olur mu?”

“…Hmph. O sırada tereddütsüzce beni kurtarmak için fırlamasaydın, neden seninle rahatsız olma zahmetine gireyim ki…”

Michelle aniden yumuşakça bir şeyler mırıldandı.

“Im, daha demin ne dedin?”

“Hiçbir şey! Tamam, acele et ve beni içeri al. Bana teşekkür etsen iyi olur! Sonuçta, sabahın bu saatinde geldim ve sana kahvaltı da getirdim!”

Bunu söyledikten sonra, benimle kapı arasındaki boşluktan içeri fırladı.

“Hey… Shir daha uyanmadı…”

Ben bitiremeden, bu kız yeniden bağırmaya başladı.

“Bu… Bu kim!?”

Elbette, Shir’i kastediyordu.

Düşündüğüm gibi, Shir Prenses Michelle’e bakarken şaşkındı, ve sonrasında ikisi de bana baktı.

“Bu Shir! Rüzgar Sınıfının…”

“Seni… Bu ne! Sen oğlancı mısın!?”

“Sensin oğlancı! Bekle, hayır, tabii ki de oğlancı olmalısın. Demek istediğim, kalacak bir yerim yoktu, ve Shir de gece için onun odasında kalmama izin verdi. Oğlanlarla ilgilenmiyorum ben! Çoktan homo olmadığımı söyledim!”

“...Hmph, şimdilik sana inanacağım.”

“Bu arada, neden buradasın? Bu egzersiz için sadece 30 yer yok muydu? Ve bu egzersizin güvenli olmadığını söylemedin mi?”

“…O konuda, çünkü şu su tipi kızla cidden parti kurduğunu duydum, ve beraberinde bir koruma getirdiği için, bende hiç endişesiz geldim.”

“Gerçekten iyi bilgilendirilmişsin… Ama şimdi bu egzersiz için 31 öğrencimiz yok mu?”

Gemiden indiğimizde burada sadece 30 öğrenci olmadığını fark etsem de.

”

“Tamam, sana gerçeği söyleyeceğim. Bu uygulamalı egzersiz sonlandı. Buraya araştırma takımıyla beraber hayatta olup olmadığını kontrol etmek için geldim. Sonuçta, önemli bir partnerimsin!”

“Bekle… Uygulamalı egzersiz sonlandı mı?”

“Evet!”

Prenses Michelle sertçe kafa salladı.

“Dün gece, 4 Yıldırım Öğrencisi, 3 Toprak Öğrencisi ve 5 Ağaç Öğrencisi öğretmenler fark edemeden öldürüldü. Ve zemindeki kan izleri dışında, olay mahallinde başka hiçbir şey yoktu.”

“Öl… Öldürüldü…”

Derin bir nefes aldım.

Kendimi diriltmem mümkün olabilse de, ama bu dünyanın yerlileri, kesinlikle öldükten sonra dirilemeyeceklerdi.

Ve tek gece, aynı okuldan 12 öğrenci öldü. Bu meseleyi ciddiye almakta kendimi tutamadım.

Acil Görev: Katil?

Görev Hedefi: Ayrılmadan önce katili bul

Ödül(ler): 5 seviye artışı. Unvan açılır: Ünlü Detektif

Ek Hedef(ler): Katili öldür

İlave Ödül(ler): Bilinmiyor

Zaman Sınırı: 6 Saat

*Bu görevin zorluğu şu anki seviyenizi aşıyor. Tamamlama önerilmez.

Görev penceresine dimdik baktım, ve bir kez daha Michelle’e bakmak için döndüm.

“Bana detaylı bir rapor vermenin mahzuru var mı?”