Bölüm 35: Suikastçiye Bürün Uygulamalı Egzersizi

“Eh? Elf olduğumu nereden biliyorsun?”

Silahını çoktan hazırlamıştı, sözlerimi duyduğunda, durdu. Ve bir anda, görüş alanımdan çıktı.

“Eh?”                                                           

Ben hala şoktayken, bir çift el omzumdan yakaladı. Ben tepki veremeden, elleri sırtımı kaydı, hatta popoma ve kalçalarıma dokundu!

Aman tanrım! Bu sapık da kimin nesi!?

Aceleyle bu kişinin tacizinden uzaklaştım, ve bakmak için döndüğümde, bu kesinlikle Yuon isimli elfti.

Bir kız gibi görünse de, neden hareketleri bu kadar tecrübeliydi? Yoksa kadın serserilerden miydi?

Ah tanrım, lütfen bir elf hakkında hayallerimdeki saf resmi geri getir!

“Demek gerçekte bir insan değilsin. Tch. Ve bir insan olarak gizlenmişsin. Neler düşünüyorsun sen?”

“Gerçekten bunu mu söylüyorsun? Bir elf olduğun halde, böyle giyinmişsin! Ve ciddi ciddi birilerine karşı cinsel tacizde bulundun! Yoksa son zamanlarda tüm elflerde mi ahlak bozukluğu var?”

“Hah? Seni piç kurusu, dikkatli bak!”

Suratını saklayan siyah giysiyi kaldırdı, ve maskesini çıkardı.

Maskenin altındaki ten gerçekte siyahtı, diğer bir deyişle… Aslında bir Kara Elf miydi?

Ov tanrım, bir elfle karşılaşmak zaten son derece zordur, ve bir kara elfle karşılaşmak bundan bile zordur. Fakat, ilk karşılaşmamda bir kara elfle tanışarak, piyangoyu bugün kazanmayı beklemiyordum.

Tanrı en büyük dileğim, bir elfle tanışmayı bana acıdığı için mi gerçekleştirmişti?

Fakat…

Neden bunun bir kadın serseri olması lazımdı?

“Demek aslında bir Kara Elftin… Bir keresinde Kara Elflerin terbiyesiz olduğunu duymuştum, ve anlaşılan dedikodular doğruymuş.”

“Kimden bahsediyorsun sen!?”

Maskesini tekrar taktıktan sonra, ne dediğimi duyunca bana doğru fırladı, ve yakalarıma yapıştı.

Aman tanrım, serseriden bile kötüydü, kabadayıydı!

“Kitaplarda yazıyor, ben sadece onlardan öğrendiğim şeyi belirttim. Ve sen öncesinde bedenime dokunduğunda, hareketlerin açıkça tecrübeliydi!”

“Ne tarzkötü kitaplar… Öncekini sadece ırkını doğrulamak için yaptım, hmph! Yoksa gerçekten yalayacağımı mı sandın?”

“Daha güzel bir şekilde soramaz mıydın?”

“Bana doğruyu söyleyecek misin?”

“Değişir.”

“Tch, düşündüğüm gibi, sen iyi biri değildin. Tanrım, özellikle isimlerinin arkasında fazla sayıda soru işareti olanlar neden kötü insanlar olmak zorunda ki…”

“Ben kötü de… Bekle bir dakika. Daha demin ismimim arkasında fazla sayıda soru işareti olduğunu mu söyledin?”

“Evet. Özellikle… Fazla… Bekle. Sadece bir şeyi doğrulamak için, sen…”

“Ben Dünyalıyım.”

Söylemeyi istediği şeyi bitiremeden, araya girdim.

Başka bir öteki dünyalıyla tanışmayı beklemiyordum, ne şans ama.

“…Hmph, demek sende öylesin. Bende nasıl “yalamak” deyince anladığını merak ediyordum, burada bilen kimse yok. Ve bu dünyanın yerlilerinin sonunda kelime dağarcıklarını geliştirdiğini bile düşündüm, ama senin aslında bir şey olduğunu öğrenince…”

“Tamamdır, ilk ve en önemlisi, nerede olduğumuzu biliyor musun? Demek istediğim, neden bu garip dünyaya gönderildik?”

“Nasıl böyle bir şeyi bilebilirim ki?”

Omuz silkeledi.

“Kendimi bu garip yerde bulmadan önce çalışmakla meşguldüm. Acaba orada neler oldu… Fakat, neyse ki, burada da aynı işi yapıyorum.”

“Aynı iş derken?”

“Evet. Suikastler ve hırsızlıklar.”

Bunu ona normal geliyormuş gibi sakince söyledi.

Fakat, bana gelmiyordu.

“Hey hey, bu dünya bir RPG’ye benzese de, insanları öyle gelişigüzel öldürmek…”

“Bu bir RPG olduğu için, insan öldürmekten fazla bir baskıya girmiyorum.”

Ustalıkla hançerini havada birkaç kez salladı, ve kesinlikle bıçakla yetenekli olduğu izlenimini veriyordu.

“Yani… Seni bunun için eleştiremem. Sonuçta, herkesin değeri farklıdır.”

Ve onu da eleştirmek istemezdim bile. Biraz normal gözükse de, o hala bir suikastçıydı. 
Aniden beni bıçaklasaydı, kaçamazdım.

“Üstüne üstlük elf şamansın…”

“O konuya girme. Başından beri sahip olduğum kısaca işe yaramaz bir sınıf. Bazı ilave destekler dışında, tek bir ofansif yetenek yok! Neyse ki, öncesinde öğrendiğim bir şeyi unutmadım, diğer türlü, bir şarlatan olmaktan ötürü sıkıntıdan ölecektim.”

Gerçekten dellenmeye başlamıştı.

Genelde konuşacak birilerini bulamıyor muydu ki?

“Öyleyse, sadece tek başıma kaçabildim, ve geçmişteki yeteneklerimle, garip bir organizasyona katıldım. Suikastta bulunduğum tüm insanlar garip olsa da, iyi ödeme aldım… Sende katılmak ister misin? Bunun gerçekten yaşamak olduğuyla ilgili içimde bir his var.”

“Bunu pas geçiyorum. Suikastçı ya da öyle bir şeye dönmek istemiyorum.”

“Eh~ İnsan-olmayan canlıları öldürünce zar zor o hissi alabileceğin halde.”

“Sorun değil. Bana kalırsa böyle büyümü öğrenmeye devam etmem en iyisi…”

Bu konuşmanın ardından, kızın soru işaretlerinden bir kısmı yok oldu, ardından “Suikastçı” ve “Şeytan” ile güncellendi.”

Tanrım, sadece ona bakınca bile açıkça belli, ünvana dönmesine ihtiyaç mı vardı ki?

“Peki neden iki sınıfa sahipsin? Arkadaki…”

“Alt-sınıfları bilmiyor musun? 20.seviyeden sonra bir tane seçebiliyorsun. Ve şansıma, bunun sayesinde, tüm Suikastçı yeteneklerini öğrenebildim. Diğer türlü, görevleri tamamlamadaki verimliliğim korkutucu derecede düşük olurdu.”

Anlıyorum, demek alt-sınıflarda vardı?

Fakat, standart bir sınıfa bile sahip değildim, yani gerçekte bir tanesine ihtiyacım yoktu, değil mi?

“Ve bu garip kılık kıyafet de ne? SM?”

“Vücudunda bir delik açmamı ister misin?”

“Hayır teşekkürler.”

“Öyleyse kendi tasarladığım suikastçı giysim hakkındaki düşüncelerini kendine sakla. Tanrım. Bu takımı, birkaç tane üst-seviye ekipmanı parçalayarak craftladım. Hem çeviklik hem güç ekliyor.”

“Ama güzellik eklemiş gibi durmuyor.”

Ve acımasızca yumruklandım, neyse ki beni öldürmedi.

“Oh doğru, sana bir şey sormayı unuttum.”

Yenileme iksiri içerken burada olmamın asıl nedenini hatırladım.

“Dün gece, burada 12 kişi öldü. Onları öldüren sen miydin?”

Görevin hedefi katili bulmaktı, ve tam önümde bir suikastçı duruyordu.

Senaryonun ilerleme şekline göre, başka bir şey sormayı aklımın ucundan geçirmedim. Ve, buraya yollanma nedenimin kasıtlı olup olmadığından şüphelenmeye başlamıştım.

“Hayır, ben değildim.”

Tamam, yanlış tahmin.

Fakat, bir sonuca varmak için daha çok erkendi.

“Sana nasıl inanabilirim…”

“Ha? İkimiz de aynı dünyadan geliyoruz, neden sana yalan söyleme gereği duyayım? Bu dünyanın aptal yerlilerine yalan söylerim, ama sana yalan söylemenin bir anlamı yok, değil mi?”

Dediği şey anlamlıydı.

“Bilmiyorum sonuçta, şu garip görevlerden hep var…”

“Görevler? Bu ormanda manyamış bir katille alakalı bir görev aldım. Yoksa…”

“O kişi daha demin öldürdüğün müydü?”

Öncesindeki çalılara baktım… Eh? Yok mu oldu?

“O sadece gölgesiydi. Benim varlığımı fark etti, bu yüzden etrafa birkaç klon bıraktı… Neden parti kurmuyoruz?”

“Oh, tabii.”

Bir gülümsemeyle cevap verdim.

“Neden olmasın?”

Zaman Sınırı: 4 Saat 47 Dakika

1 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com