Bölüm 8: Huzur İçinde Bile Yatamıyorum

Aliyah daha öncesinde bundan bahsetmişti. Eğer HP barım 0’a düştükten sonra ölüm durumuna girersem, bu aldığım hasarın kalan HP’den daha fazla olduğu anlamına geliyormuş, ve anında ölürmüşüm.

Ve işte bu şu anki hal.

Kırmızı renkli sayılar yavaşça geri sayıyordu, ve anlaşılan öldüğüm noktaya en yakın katedralde yeniden canlanacaktım.

Yine de, önümde enteresan bir olgu yaşandı. Gözlerimi ovdum, kocaman açtım ve birkaç saniye öncesinde kadar sapasağlam olan geri sayıma baktım, illüzyon görüp görmediğimi doğruluyordum.

Geri sayım durmuştu!

Doğru, ciddi ciddi durmuştu! Geri sayım tam da 00:02:23 kala durdu.

“Şaka mı bu…? Ne ettiniz sistem mi çöktü?”

Geri sayıma merakla yaklaşırken, görüşümdeki tüm manzara aniden değişime girdi!

Siyah arka plan aniden dağıldı, ve savaş arenasının kocaman zemini önümde belirdi.

Fakat, insanları gökyüzünden izliyordum, vücudum çevresinde toplanmış tartışıyorlardı.

Elbette, hiçbir şeyi duyamıyordum. Yine de, elbette tartışma nedenlerini kavramıştım, ve birazdan dövüşeceklermiş gibi duruyorlardı… Eğer aralarında onları engelleyen birisi olmasaydı, çoktan bedenim arkasında kavgaya tutuşmuş olurlardı.

Bu arada, neden dirilmedim ben?

Aniden, ekranın görünüşü sorumu cevapladı, ama kafamı bir kez daha karıştırdı.

Hedef bölgedeki kısıtlamadan dolayı, hedef alanda ölmeniz mümkün değil. Fakat, sisteme göre, önceki durumda çoktan öldünüz. Bundan dolayı, görünürde ölüm durumuna girdiniz. Bunu takriben 3 saatte son darbeyi almadığınız sürece dirileceksiniz. Herhangi biri üzerinizde Diriltme Büyüsü kullanırsa, aynı şekilde dirileceksiniz.

Kahretsin, büyü bariyeri Aliyah’ın son vuruşunu absorbe etse de, HP barım sıfıra düşüp savaşma yeteneğimi kaybettiğim gerçeği yok olmamıştı.

Ve şu anda, HP barım 0’a indiği için, ayrıca sistem tarafından geberdi damgası yemiştim…
Tanrım, demek sistem ve bu dünyanın kuralları çelişki içerisindeydi?

Fakat, nedeni bulsam da, ne işime yarayacaktı. Sonuçta, gökyüzünden onları izlemek dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu… Bir de, ne hakkında konuşuyordu bunlar?

(POV: Michelle Afungus)

Öldü…

Bu oğlan cidden öldü mü?

Taze kan önümde, özgürce Fir’in sırtından dışarı süzülüyordu.

Bu herif öncesinde önümde garip şeylerden bahsetmiş olsa da… Bu herif gerçek isteklerimi 
soran ilk kişi olsa da…

Neden öldün?

“Dan, şu kızı öldür!”

Fir’in cesedinin arkasında duran kızı işaret ettim, ona şüpheli dolu gözlerle bakan kıza.

“Hey! O daha ölmedi! Neden beni gebertmek istiyorsun!?”

Kız birkaç adım geri çekildi. Açıkça, Dan’in gücünden korkmuştu. Ne kadar tiksindirici bir kız… Ondan daha güçsüz birine o kadar acımasızca bir darbe indirmişti ki, kendinden güçlü biriyle yüzleşmeye cesaret edemiyor muydu? Pislik!

“Senin arkadaşındı! Neden bu kadar acımasız olmak zorundaydın ki!? Dan ne yapıyorsun!?”

Arkaya baktığımda, saldırmak üzere olan Dan, Mari-sensei’nin büyüsü nedeniyle geri çekilmişti. O sırada, arenanın 4 köşesinden beyaz bir ışın geldi ve Fir’in bedeninin üstüne düştü.

“Michelle, sakinkeş, Fir kesinlikle hayatta. Korumalarına Aliyah’ı öldürmek yerine, Fir’i hayatta tutmalarını emretmen gerekmiyor mu!? Yaşıyor olsa da, iyileştirme büyülerinin üzerinde etkisiz olması lazım.”

O hala hayatta mı? Gerçekten mi? Eğer bu doğruysa…

“Su, ‘İkinci Derece Meleğin Kuralı’nı kullan.”

“Ama, prenses…”

“Kullanmanı söyledim!”

Delici bakışlarla Su’ya baktım. Kaşlarını indirdi, ama yine de Fir’e yardım etti.

Devasa bir haç gökyüzünde belirdi, ve ışık Fir’in üzerine geldi.

Su’yu bu yeteneği kullanırken son gördüğüm sefer, göğsünde kocaman delik olan birini canlandırmıştı. Fir de bu şekilde dirilebilirdi, değil mi?

Ve bundan dolayı, dua ettim…

(POV: Aliyah)

 Cidden bu kızın Fir’le nasıl bir ilişkisi vardı!? Gerçekten ölmemi istemişti!

Bu çok saçmaydı! İşte bu yüzden bu dünyadaki insanlar kısaca çatlak! Bizim gibi insanlar gerçekte ölmediği gibi, katedralde yeniden canlanabiliyor.

Fakat, bu insanlar Fir’in ruhunu zorla bedenine sokmaya çalışıyorlardı, buna artık nasıl dayanabileceğimi bilmiyordum…

Ve nasıl garip bir büyü bu yahu? Gökyüzünden inen ilahi ışık? Düşündüğüm gibi, Büyücülerin hepsi garip tipler. Şanslıyım ki, Büyücülerle uğraşmasının zor olduğunu bildiğimden, tüm zamanımı büyü dayanıklılığına sahip ekipmanlarla geçiriyordum. Yine de, toplam dayanıklılığım hala %50’ydi.

Kendi büyüsünde nitelikli olmayan prensesi bir kenara koyarsak, büyüsünü kullanma yolundan, aynı seviyede olsaydık, yakın mesafe büyü saldırılarında ekipmanım karşı koyamayabilirdi.

Böyle kötü sonuçlar doğuracağını bilseydim, o yeteneği kullanmazdım. Neyse ki, kimse o yeteneği anlamadı, yoksa öğretmenim kesin beni yine azarlardı.

Yetenek Listemi açtım, ve yetenek açıklamasına baktım.

Düşmüş Phoenix’in Kutsal Tüy Dansı
İki Yönlü-Kılıç Ustası Eşsiz Yeteneği.
Kullanıcının kalan HP değerini kullanarak, rakibe kullanılan 
HP değerinin %150’si hasar verir
Saldırı sırasında, yarıçapı 3 metre olan bir alanda kullanıcının vücut sıcaklığı 1,000°C’a 
çıkar, hem düşmana hem arkadaşa hasar verir. Kullanıcı bu sıcaklığa dayanıklıdır.
Soğuma: 3 saat

Suçlanması gereken Fir’di! Beni buz bloğunda dondurduğunu düşününce!

O kadar fazla yetenek de öğrenmemiştim. Öğrendiklerimin çoğu da ofansif yeteneklerdi. Eğer öncesinde onu kullanmasaydım, kesinlikle kaybederdim!

“Aliyah daha demin kesinlikle ağır bir darbe indirdin. O yeteneğin ne olduğunu bilmesem de, bariyer tarafından koyulan kısıtlamaları geçebilecek, o kadar fazla yetenek yok. Fir kendi büyüsünde yetenekli olsa dahi, bedeni o kadar güçlü değil. Öyle bir yetenek onun için kesinlikle ölümcül olurdu, bilirsin ya?”

Dedi yumuşakça Yybril bana doğru yürürken.

Ah, bu herifin gerçekten ölmediğini açıklamak istiyorum! Fakat, hiçbirini anlamayacaklar. Bu dünyadaki insanlar cidden şu an bulunduğum durumu anlamıyorlar, tanrım!

Yybril kendi şövalye kılıcını çekti ve gökyüzüne doğrulttu.          

“Oh, yaşama hükmeden ışığın tanrıları, lütfen bir yol açın ve bu sıradan adamın üzerinde parlayın!”

Gökyüzündeki haçın yanında başka bir ışık bulutların içinden geçerek Fir’in bedenine hücum etti.

Bedeni daha da parlasa da, bana bu yapıların hiçbir işe yaramadığını söyleten şey, HP barının hiç de yenilenmiyor oluşuydu.

Görünürde ölüm durumuna girenler üzerinde iyileştirme büyüleri işlemiyordu. Durumun yavaşça kalkması dışında, onu hızlıca tekrar canlandırmanın tek yolu Diriltme Büyüsüydü.

Fakat…

Bu dünyada, diriltme büyüleri Zombi Büyüleri olarak sayılıyordu…

Ve Zombi Büyüsü yasaklı sanat değil miydi?

2 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com