Bölüm 10: Görev Bitirme


“Hızın o kadar da az değil hah.”

“Seninki de yetersiz sayılmaz… Arkanı kolla!”

“Biliyorum, endişelenme.”

Bunu söyledikten sonra, Aliyah’ın hızı bir kez daha arttı, ve arkasında ışıktan bir iz bırakarak, onu durmaksızın takip eden metal dikenleri geride bıraktı.

O sırada, bende başıboş dolanmıyordum, büyülerimi üstü üstüne gönderirken, saldırı menzilinden çıkmak için Charge’ı kullandım.

Anlaşılan metal dikenler sadece yerden belirebiliyordu, ve 5 metreye ulaşamıyordu. Bundan dolayı, binanın tepesinde olduğum için hiç sorun olmayacaktı.

Tahmin ettiğim gibi, şu tuhaf şey sadece bana bir göz attı, ve Aliyah’ın olduğu yöne doğru ilerledi, yavaşça ona yaklaştı.

“Kahretsin, ama bu haksızlık!”

Aliyah yan taraftaki bir binaya doğru koşarken bağırdı, muhtemelen örneğimi takip ediyordu.

Eğer onu yapmaya çalışıyorsa, sadece yerden çıkan daha fazla diken olacaktı.

Fakat, bu da iyi bir şey değildi. Bu şey koydu mu oturtacak gibi duruyordu, ve bende hiç mi hiç tecrübe etmek istemiyordum. Ve şu metal vücut oldukça katı görünüyordu. Eğer onun belirlenemez seviyesini bulursak, o zamanda iyi bir vuruş yapabileceğimizi de sanmıyordum.

Ama, böyle körlemesine koşamazdık. Burayı Flash Movement kullanarak terk edebilme imkanımız olsa da, bu görevi tamamlamazsak akademiyi kurtaramayacaktık.

Sonuçta, bu müdahale ekipmanını yok etmezsek, hiç kimse uyanamayacaktı. Durum buysa, senaryo ilerleme kaydedemeyecekti.

Eğer bu gerçek bir oyun olsaydı, yaşadığımız şey oyunun ilerlemesini engelleyen bir bug olarak sayılabilirdi, değil mi?

Ola ki bu yaşanırsa, oyun geliştiricisi bunu düzeltmeli, değil mi? İki oyuncunun bunu düzelteceği yok, herhalde?

Hayır. Sadece 3 dakika gecikebilirsin.

Aniden, görev penceresinin aşağısına bir cümle eklendi.

“Öyleyse tek yapmamız gereken onu savuşturmak?”

Endişeyle sordum.

Hayır, en az bir kişinin müdahale ekipmanının 30 metre yakınında olmasını istiyorum.

“Yuh. Benden gerçekten imkansızı istiyordum. Aliyah, ipucunu gördün mü?”

“Gördüm, ama…”

İki ya da üç atlayışla beraber, Aliyah dış tarafta bir binanın tepesine inmeyi başardı. Fakat, oradaki durum benimki kadar iyi değildi.

Şu canavar anlaşılan binanın üzerine de çıkabiliyordu. Uzun bacaklarını kullanarak, hızlı sayılabilecek bir şekilde binaya tırmanabiliyordu, ardından çatıda Aliyah’ı köşeye kıstırdı.

“Ama kaçmak istesem bile, yapabileceğimden emin değilim~”

Bu şey gerçekten her haltı yapabiliyordu hah. Herhangi bir şeye tırmanabiliyordu demek?

Bir örümcek gibi gözükse de, davranışları da tıpatıp bir örümceğinki gibiydi. Durum buysa, tamamen örümceğe dönüşmüş olmalı. Ona gerçek bir örümcek gözüyle bakmanın daha iyi olacağı kanaatindeyim.

Şu Hannya maskesi, ödünüzü patlatacak türden…

Ama aniden, bir şeylerin yanlış gittiği hissine kapıldım. Aliyah çatıda daireler çiziyordu, sonrasında benim olduğum yöne doğru koşmaya başladı.

Ciddi misin sen? Gerçekten bu şeyi yenebileceğimi mi sanıyorsun?

“Neden onu buraya çektin ki?”

“Büyücü değil misin oğlum sen? Kite’la!”

“Kafayı mı yedin acaba!? O şey kadar hızlı koşamıyorum, anlarsın ya!”

Geriye kaçmamla beraber, canavara Buz Meteorları gönderdim.

Mavi ışık huzmeleri canavarın bedeninden birkaç kere sekti, sonrasında, canavarın vücudu tamamen buzla kaplandı.

Fakat, HP barını bile göremediğim için, vurmayı başardığım hasarı bilemiyordum.

Sonrasında, canavar biraz titredi, ve bedenini kaplayan buz parçalandı ardından yan taraflarına düştü.

Alaam alaam, benimle dalga mı geçiyorsun? Vücudunu birkaç sallayışıyla en güçlü saldırım kolayca def mi edildi. Şimdi yaşadığımız, şu canavarların hiç HP kaybetmediği görev senaryolarından bile daha sinir bozucuydu.

“Aliyah! Çabuk kaç! Bu şeyle savaşamayız.”

“Günaydın, kaçmaya çok öncesinde başladığımı görmüyor musun?”

Tekrardan, Aliyah beyaz bir lekeye dönüştü. Sağa ve sola dönüşlerle canavarın dalga saldırılarını savuşturduktan sonra, binamın altına ulaştı, ve çatıya zıpladı.

“Hey hey, buraya ne demeye geldin?”

“Yanlış bir şey mi yaptım?”

“…İyi, tüyüyoruz öyleyse.”

Görev şu şeyden 30 metreden fazla uzaklaşmamızı belirttiği halde, gerçekte, istesek dahi, ondan fazla uzağa falan da kaçamıyorduk.

Bilin diye söylüyorum, düşmanımız sekiz bacağı olan bir canavar.

Atladıktan sonra yere indiğimizde, aşağıya vuran gölge, canavarın çoktan binadan zıplamak üzere olduğunu gösteriyordu!

Hiç komik değil bu! Eğer böyle bir şey tarafından ezilirsek anında etli böreğe dönüşürüz!

İlk ölüşümün Lester’dan kötü olmasını istemiyorum. Sonuçta, onun sadece vücudunun yarısı etli böreğe dönmüştü.

İlk olarak, Charge’ı kullandım ve Aliyah’ın arkasına ilerledim. Ardından, onu yan tarafa çektim ve Charge’ı tekrar etkinleştirdim.

Fakat, yeteneğim sert bir şeye çarptığım için tamamlanamadı.

O çarpışma tarafından tamamen stunlanmıştım, ve gücümün azıcık bir kısmını kullanmaya çalıştığım halde, yere geri oturmamla sonuçlandı.

“Gerizekalı! Nereye koşuyorsun!”

Aliyah dövündü, yine de çarçabuk bir yenilenme iksiri çıkardı ve içti. Sonrasında, başka bir şişe daha çıkardı ve onu da direk olarak ağzıma devirdi.

“Öhöö öhöö… Öncesinde dibimizde hiçbir şey yoktu ama!”

“Şu canavar yolumuzu engellesin diye diken kullandı!”

Duyularımı yeniden kazanınca, çoktan dikenlerden oluşan bir daire tarafından çevrelendiğimizi anladım.

Anlaşılan önceki kısa süreli çatışmamız ile, şu canavar eşsiz hareketimizi yavaşça anlıyor gibiydi… Bu da katı bir duvardan destek almadıkça çok yükseklere zıplayamayacağımızı anladığını gösteriyordu.

Ve…

Yolumuzu bloke eden dikenler en az 10 metre vardı. Bana bir sırık versen bile, üstünden atlayamam bunun!

Charge’ı durmaksızın etkinleştirdikten sonra, MP’min büyük bir kısmını tüketmiştim. Ayrıca MP barımın, MP Yenileme İksirleriyle anında yenilenmesine imkan yoktu, demek istediğim şu anda Flash Movement kullanamıyordum.

Ve arkamızdaki gölge yavaş yavaş büyüyordu, bu da canavarın çoktan atladığı anlamına geliyordu, ve üzerimize inmesine az kalmıştı!
Etli böreklere dönüşeceğiz!

Bang!

Ağır bir şeyin düşüş sesi okul bahçelerinde yankılandı, ve darbenin etkisiyle etraftaki binalarda bazı çatlaklar oluştu.

Yükselen duman etrafı netçe görmeyi engelliyordu, fakat, hayatta kalmak için tek yol vardı o da ilerlemekti!

Ve orası da gökyüzüydü!

Dumandan katmanları keserek, Aliyah’ı taşırken dumanla kaplanmış bölgeden uçtum.

Sırtımdaki siyah ve beyaz renkte olan bir çift kanat çırpılıyordu, ve cennete doğru hızlanıyorduk.

Doğruydu, tam canavar bizi ezmek üzereyken, o anda, sonuçlarını önemsemeden, hemencecik kanatlarımı açtım, ve canavarının bedeninin saklayamayacağı kor bit noktadan gökyüzüne uçtum.

Aman tanrım. Oysa ben uçuş veya Mermi Cehennemi oyunlarından nefret ederdim! Bu gerçekten hayatımın birkaç yılını benden aldı!

“Uçu… Uçuyor muyuz?”

Aliyah, kollarımda olan, tamamen afallamıştı, bu gelişen olaylar üzerine açıkça şaşkınlığa uğradığı belliydi.

“Haklısın, uçuyoruz. Fakat, gereksiz hareketlerde bulunma, aslında bu ilk uçuşum.”

“Un… Ama neden prenses taşımasını seçtin? Bu… Bu pozisyon cidden benim için utanç verici, bilirsin!?”

“Saçmalamayı kes, eğer seni yüz yüze gelecek şekilde taşısaydım, tepkin çok daha büyük olmaz mıydı?”

“… Hmph.”

Anlaşılan anlattığım senaryoyu kafasında canlandırdı, ve yüzü kızardı. Sonrasında, bana bakmamak için kafasını diğer tarafa çevirdi.

Haaa… Kaç yaşında ya bu? Neden böyle çocuksu bir mizacı vardı…

“Dikkat et!”

Aniden, Aliyah’ın feryadı beni kendime getirdi.

İşaret ettiği yönde, dumandan çıkan birkaç ters dönmüş piramit vardı! Ve bize doğru uçuyorlardı!

“Alanı etkileyecek bir savaş yeteneğin var mı?”

Diye sordum.

“Hayır. Uçaklara saldırmıyorum.”
(ç/n: Uçaklara saldırmak, 飞机, çincede 31 çekmek anlamına geliyormuş.)

“Un. Zaten şu an bunu da yapamazsın.”

“…Seni piç! Neler düşünüyorsun öyle!?”

Bunu söyledikten sonra, ciddi ciddi suratıma yumruk attı!

Acı verici darbeyi aldıktan sonra, anında dengemi kaybettim. Ağırlık merkezimi bulamadığım için, hızla düşmeye başladık!

“Aaaaaaah! Uç, seni piç kurusu!”

Devamlı olarak beni yumruklarken bağırdı.

“Sana çoktan gereksiz hareketler yapma dedim! Artık uçuş yeteneğimi kontrol edemiyorum!”

Bizi karşılayan şeylerse ters dönmüş piramitlerdi, ve kısa bir süre içinde, önümüze gelmişlerdi bile!

Çarpmak üzereyiz!!!!!

Süre doldu. Görev tamamlandı. Müdahale Ekipmanı yok edildi.
Seviye atladınız!
Şimdiki Seviye: 19
Mesaj Sistemi üzerindeki kısıtlama kaldırıldı.

O sırada, bildirimler aniden belirdiği anda, ters dönmüş piramitler ışık huzmelerine dönüştü, ve gökyüzü boyunca yayıldı.

Ve artan bir hızla yere düşerken, onların içinden geçtik…

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Final Notları
Bullet Hell Games'e, Mermi Cehennemi dedim Steam'de öyle geçiyordu bende türkçesini yeni öğrendim.

5 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com