Bölüm 14: Herkesin Kendi Karanlık Geçmişi Var
Sırtımdaki his cennet gibiydi, ki karnım ve omuzlarım küçük
şeytanın yumrukları tarafından taciz ediliyordu.
‘Küçük Şeytan’ Enna için düşündüğüm isimdi. Neresinden
bakarsan bak, bu isim ona daha çok uyuyordu.
“Piç kurusu! Neden ablamla buluşurken bu adam da burada!”
Ve başından şimdiye kadar, şu kızın yumrukları hiç durmadı.
HP barını yenilemek için Su-tipi İyileşme Büyüsüne basmasaydım, çoktan ölürdüm.
Pot bas?
Şaka mı yapıyorsun? Falan bana bir sarıldı bir daha
bırakmadı, ve kıpırdayabildiğim de söylenemez!
“Falan-senpai… Beni bırakabilir misin?”
Şu an bulunduğum durum rahat sayılsa da, böyle giderse MP’m
kesinlikle tükenecekti!
Güzel bir kızın kucağında ölmek kulağa hoş gelse de, aynı
zamanda şu küçük kızın yumruklarıyla ölmüş olacaktım, bu arkamda güzel bir isim
bırakmazdı.
“Eh~ Benim peşimden gelen sen olduğun halde~ Şimdi de seni
salmamı mı istiyorsun?”
Falan gülümsedi, ve kucaklamayı daha da sıktı.
Ne düşündüğünü gerçekten bilmiyordum, cidden… Şu küçük
şeytanın beni gerçekten yumrukladığından haberdar mıydı ki?
“Acele et ve ablamın kucağından ayrıl!”
“Bunu ablana söyle, yapabileceğim hiçbir şey yok!”
Yine de, bu kız sözlerimi görmezden geldi ve beni
yumruklamayı sürdürdü.
Kahretsin… Neden bu kardeşler beni dinlemiyordu!?
“Oh tamam, sadece siz kızlar gecenin bu saatinde neden
dışarı çıktınız…”
“Hmm, lafı geçmişken, fazla zamanımız yok~”
Nihayet, Falan beni bıraktı, küçük şeytan da yumruklamayı
kesti.
Döndüğümde Falan’ın D-cup’ını görmemle, bir saniyeliğine
pişmanlık hissettim… Ah neyse canım, hayatım bundan daha önemli!
“Malikaneme gidelim. Burası güvenli değil.”
Bunu söyledikten sonra, Falan küçük şeytanı tuttu ve ara
sokağa koşmaya başladı. Onlara arkadan bakarken, sadece umutsuzca bir gülümseme
takınabildim, ardından onların peşine düştüm.
Momiji ailesinin iki üyesinin belirmesi… bu şaşırtıcı
derecede nadirdi.
Aynı soy adına sahip olsalar da, gerçeğe bakılırsa, ‘Momiji’
adı ailenin soy adını göstermiyordu.
‘Momiji Gizli Topluluğu’
İsmin asıl geldiği yer buydu.
Bu şu anda çok seyrek duyulan bir isimdi. Fakat, on yıl
önce, bu isim Raya Kıtasındaki bütün
Ticari Loncaları ve Paralı Asker Loncaları
için korkunun kaynağıydı.
Bu tüm kıtada bilinen en karanlık güçlere sahip gruptu –
Karanlık Büyücüleri, Zombi Büyücüleri, Suikastçılar, Yemini Bozmuş Şövalyeler
ve Beastmanler. Uzmanlık alanları suikastler ve hırsızlıklardı, ve tüm dünyada
görevler alıyorlardı.
‘Güneş gibi kırmızı olsalar da, yürüdükleri yollarda sadece
taze kanın pis kokusunu bırakıyorlardı.’
Bu, bu dünyadaki insanların ‘Momiji Gizli Topluluğu’ üzerindeki
değerlendirmesiydi. Ve üç yıllık varlıkları boyunca bu üç yıl nüfuzlu
insanların ve Ticari Loncaların en panik dolu üç yılı olmuştu.
Nihayet, 10 yıl önce süren, 2438 yılında Beyaz Şeytan
Çağında, tüm kıtanın çeşitli kurumları, Şövalye Loncaları ve Misyonerler
‘Momiji Gizli Topluluğu’na karşı sert bir tavır almışlardı. Bu tarih
kitaplarına geçirilmişti, ama detaylı değillerdi.
Yine de, bu kazanın sonuçları gömülüp gitmişti. ‘Momiji
Gizli Topluluğu’nun orijinal 300 üyesi veya daha fazlasının yarısı sadece yarım
saat içerisinde infaz edilmişti.
Üyelerin geri kalanı saklanmıştı, ve bundan sonra ne göreni
ne duyanı olmuştu.
Fakat, kütüphanedeki arşivlerde, bazı resmi kayıtları
buldum. Şöyle belirtiliyordu, birlik ‘Momiji Gizli Topluluğunu’ infaz ederken,
sığınaklarında bir sürü küçük çocuk buldu.
Misyonerlerin müdahaleleri yüzünden, bu çocuklar ölüme
mahkum edilmişler. Yine de, birkaç farklı ülkeden çeşitli organizasyonlar
tarafından alınmışlar. Bunların hepsi kayıtlıydı. Öncesinde, bu verinin
güvenirliğini şüpheleniyordum, ama Enna’nın [Büyü Suikastçısı] ünvanını
gördükten sonra, şüphelerim temizlendi.
Ve bu Enna denilen kız… en fazla 10 yaşındaydı, değil mi?
Diğer bir deyişle, doğduktan hemen sonra Buz Krallığı tarafından evlat olarak
alınmıştı? Fakat, belli ki onun tüm potansiyelinin açmışlar… Hemen hemen 10
yaşında 25.seviye bir Karanlık Büyücüsü… Düşünmeme izin ver… Eğer bu kadar
masum görünüşlü bir kız sana doğru yürüseydi, ve senin lolicon içgüdülerin devreye
girer de onun önünde durursan, aniden ‘Zehir’ tipi bir büyü yeteneği
kullanırdı, ve sonrasında… hayatın burada sonlanırdı.
Bu kız ciddi ciddi Büyü Suikastçısıydı.
Sadece birkaç dakika içerisinde, çok modern konutların
bulunduğu yere ulaştık. Durmadan önce lüks görünümlü bir eve doğru yürüdük.
Falan kapıya yürüdü ve büyü asasıyla kapıyı birkaç defa
tıklattı. Sonrasında kapı otomatik olarak açıldı, ve eş zamanlı olarak evin
ışıkları da yandı.
”
“Hey hey, bu kadar lüks bir mekan için ne kadar ödedin?”
“Şey… 5.000 altına satın aldım~ Arka tarafta küçük bir
bahçesi de var~”
“Ne!? Yurda sadece bir ay için 30 gümüş ödediğimi biliyor
musun!? Senpai, sen çok…”
“Hmm, her durumda, bu kendi kazandığım paraydı~ Yani sorun
ne~”
Bunu söyledikten sonra, Falan küçük şeytanı içeriye taşıdı,
ardından koltuğa oturdu.
Arkamdaki kapıyı kapattım ve onu içeriye kadar takip ettim.
Girdiğimde, nedense yüzüğümün içindeki altının çok değersiz olduğunu hissettim.
Bunlar da ne böyle!? Altından bir heykel, pahalı görünüşlü
bir portre, ve şu parıldayan çatal bıçak takımı… Demek Falan-senpai bu kadar
zengindi!?
“Etrafa bakmayı kes~ Boyutsal Kesemde kolayca taşınabilir bu
eşyaları almak için sadece şu yüklü miktar altını kullandım. Sonuçta, her an
kaçmak için hazırlıklar yaptığımı anlamalısın~”
Dedi Falan kafasını kucağındaki küçük şeytana sürterken, o
da eğleniyormuş gibi görünüyordu.
“Fakat… Söylemem lazım… İki ‘Momiji’nin böyle buluşmasının
iyi olduğundan emin misin? Özellikle de küçük şeytan için, şu anki kimliğin o
kadar basit değil, değil mi?”
“Oh~ Anlaşılan senin bilgi toplama yeteneğini küçümsememekle
iyi etmişim… Eğer ‘Momiji’ o gün sana sahip olsaydı, belki de o kadar insanı
kaybetmezdik.”
Falan-senpai hala gülümsüyordu, atmosfer açıkça
değişiyordu. Düşmanca? Hayır… üzücü olmalı.
Kan bağı bulunan kardeşler olmalıydılar, şu an görebildiğim
kadarıyla, akrabaları uzun süre önce göçmüş olmalı…
“Kendimi o kadar yükseklerde görmüyorum. Ve bunu daha önce
söyledim, insanlara bakarken iç sesimi takip ediyorum. Vücudunda akan kanın
kokusundan senin doğanı anladım, küçük şeytan içinse…”
Bir kez daha, ünvanlarını doğruladım.
“Anlaşılan, askeri görevli kokusu taşıyor.”
“Eeeehhh!”
Küçük şeytan bana şaşkınlıkla baktı, ve gözleri kabullenişi
izlerini gösterdi.
“Nasıl Buz Krallığı Merkezi Ordusunun Büyü Suikastçısı
olduğumu bilebilirsin!?”
“Keh… Söyledin işte.”
“Ah, kahretsin…”
Küçük şeytan gözlerini devirdi, ve ağzını elleriyle kapadı.
“Gerçek kimliğimi ortaya çıkardığını düşününce, seni pislik!”
“Yine de, bu gerçekten iyi mi? Kıtadaki en çok aranan
17.kişi – Kelany Momiji, aslında Buz Krallığı Merkezi Ordusunun Büyü
Suikastçısının ablası. Ordunun bunu kabul edeceğinden emin misin?”
“Elbette. Ablamla sadece ordunun büyücü ekibinde 7 yıl
kaldıktan sonra görüşebildim. Ayrıca, tek odaklandıkları şey potansiyelim
olduğundan, o insanlar ablamın gerçek kimliğini bilmiyordu.
Bunu söyledikten sonra, küçük şeytan çok tehlikeli bir koku
yaydı.
Bu his… Falan-senpai’den aldığım hisle aynıydı…
“Anlıyorum. Eğer ordudaysan insan öldürmek yasal oluyor.”
“Doğru!”
Küçük şeytanın gururlu ifadesine bakarken, ne kadar insan
öldürdüğünü bile tahmin etmek istemedim…
Şu katil manyaklarla aynı evde olduğumu düşününce… Bu baskı
kesinlikle beni öldürüyor… Şanslıyım ki, benim düşmanlarım değiller, diğer
türlü beni çoktan birkaç defa öldürmüşlerdi.
“Fakat… Fir, kimsin sen?”
“Eh?”
Falan-senpai’nin sorusunu duyunca, biraz şaşırdım.
“Bilgi ağım seninkiyle kıyaslanamaz bile. Lin Fir, Mitchell
Krallığı Vatandaşı, 2432 yılında Beyaz Şeytan Devrinde doğdu, 2448 yılında
Beyaz Şeytan Devrinde kaçak olarak aranıyor. Yine de, korkunç olan şey ise görünürde
normal olan profilin başına garip bir şeyler gelmiş gibi~”
Falan-senpai küçük şeytanı koltuğun diğer tarafına
yerleştirdi. Sonrasında bana yaklaştı ve gözlerini benimkilere kilitledi.
“Neden doğduğun yıl ve kaçak olarak arandığın yıllar arasında kayıtlar yok?”
valla kim çeviriorsa eline sağlık swrpg siz sabah geçmior :D
YanıtlaSilvalla kim çeviriorsa eline sağlık swrpg siz sabah geçmior :D
YanıtlaSilelinize sağlık
YanıtlaSilellerinize sağlik
YanıtlaSil