Bölüm 2: Devam Eden Yenilik
“Xiao Feng.” Ses avluda duran orta-yaşlı bir adamdan
geldi. Bu güçlü görünen vücuda sahip biriydi ve her nedense doğası Lin Feng’e
benziyordu.
“Baba.” Elbette Lin Klanı’nın başıydı aynı zamanda
Lin Feng’in babası. Ruh kaynaşması yüzünden, Lin Feng şu anda eski Lin Feng’in
hem düşüncelerini hem duygularını taşıyordu.
“Xiao Feng, sen… iyisin!” Lin Hai’nin suratı
buruştu. Lin Feng, Lin Klanına hayatı pamuk ipliğine bağlı şekilde
gönderilmişti ve tüm bu süre boyunca komadaydı. Lin Hai çoktan tüm umudunu
kaybetmiş ve Lin Feng’in cenaze hazırlıklarına yardıma girişmişti. Ama o
sırada, oğlunun hayatta olduğunu görünce şaşırmıştı. Nasıl olur da sevinmezdi?
“Evet, baba. Tamamen iyileştim.” Lin Feng, Lin
Hai’nin ne kadar mutlu olduğunu görünce gülümsedi. Bu ona gerçekten sımsıcak
bir his verdi. Önceki hayatında dedi öldüğü zaman, insan doğasının soğukluğuyla
tek başına yüzleşmek zorunda kalmıştı ve öncesinde böyle sıcak duygunun keyfini
çıkarmamıştı.
“Güzel, güzel.” Lin Hai ağır aksak Lin Feng’in
omzuna vurdu. Toza dönmüş taş sütuna bakarken gözlerinin önünden bir ışık
parıltısı geçti. Kendi kardeşleri şu an onu süzüyordu ve onun düşmesi için
bekliyorlardı böylece Aile Başı koltuğunu kendilerine alabileceklerdi. Lin Feng
bu kadar kısa sürede iyileştiği için şimdi o piçler hayal kırıklığına uğramış
olmalıydı.
İşte o sırada Lin Hai aniden korkutucu bir his yaydı,
bu da Lin Feng’in donmuş gibi hissetmesine sebep oldu.
“Babam kesinlikle ruh katmanında güçlü bir dövüşçü.
Sadece aurasını göndererek, kendisinden daha güçsüz birini dondurabilir.” Lin
Feng bunu içinden söyledi. Dövüş Sanatları yolunda, ilk katman Qi olmalıydı.
Yalnızca kişi yavaşça yer ile göğün esansını bedenine yönlendirerek, arıtarak
ve ruhunu eğiterek kişi Qi oluşturabilirdi. Sonrasında, kişi Ruh Katmanına adım
atabilirdi. Ruh Katmanında, kişi nihayet dövüş sanatları yasalarını
çalışabilirdi. Yasalardaki ustalık kişinin herkesten daha güçlü olduğu anlamına
gelirdi ve tek adımla, bir insan öldürülebilirdi. İşte Lin Hai bu Ruh
Katmanındaki uzmanlardan biriydi.
“Xiao Feng. Kim yaptı bunu?” Lin Hai’nin suratı
kasvetliydi. Lin Feng geri gönderildiğinde, çoktan yarı ölü bir haldeydi. Bu
düşmanların Lin Feng’in hayatını istediğini kanıtlar nitelikteydi. Ve gerçek
buydu. Düşman “Lin Feng”in hayatını almıştı.
“Baba, lütfen çocuğunun bu meseleyi tek başına
halletmesine müsaade et.” Lin Feng, Lin Hai’ye üçüncü amcanın çocuğu tarafından
yaralandığını söylemedi. Lin Ailesinde, üçüncü amcası ile en yaşlı amcası iş
birliği içerisindeydiler, ve her zaman aile başı koltuğuna gıpta etmişlerdi.
Aslında, güç ve itibar yönünden, Lin Hai ile kıyas edince hiç de zayıf
değillerdi. Lin Heng’in doğal yeteneğinin iyi olduğu gerçeğini ve Yun Hai
Tarikatının seçkin öğrencilerinden olduğunu ekleyince, bu yüzden Lin Heng Lin
Feng’i acımasızca yaralama cürretinde bulunmuştu.
Bu nefret, Lin Feng ona bunu kendi elleriyle geri
ödetmeliydi. Dövüş sanatları yolu pişmanlıklara izin vermezdi diğer türlü bu,
zamanla savaşçının eğitimine bir bariyer olabilirdi.
Lin Hai her nedense oğluna şaşkınlıkla baktı ve o
sırada, Lin Feng’in tutumunun değiştiğini gördü ayrıca gözleri sert aynı
zamanda kararlıydı. Artık zayıf ve şevksiz olduğu hissini etrafa yaymıyordu.
Anlaşılan bu kaza gizli bir kutsamaydı. Lin Hai içinden rahatladı ve kafa
salladı. “Yarın aile buluşmasına benimle gel. Beni pozisyonumdan nasıl
edeceklerini görmek isterim.”
Gece vakti, Lin Ailesi mor bambu ormanında.
Lin Feng bağdaş kurmuş bir şekilde yerde oturuyordu
ve arkasında siyah gölgelerden peydahlanmış bir küme vardı. Bu neredeyse
tamamen karanlıkla harmanlanmış gölge kesinlikle karanlık ruhtu.
Çalışırken, Lin Feng karanlık ruhu kullandığı
zamanlarda, pratik hızının beşte bir kadar indiğini keşfetti. Dahası, kendini
zorlamalı ve eğitimi sırasında karanlık ruhu kullanırken ilave toplanan mental
yorgunluğu görmezden gelmeliydi. Tanrı ona ikinci bir şans verdiği için, doğal
olarak güzelce yaşamalıydı. Bu kıtada, sadece güçlü saygı görürdü ve insan
tarafından kabul görerek kafasına eseni yapardı.
Lin Feng’i çevreleyen şey ise karanlığın içerisinde
parıldayan belirsiz uysal bir ışıktı. Bu ışık sadece yer ile göğün esansı belli
bir varlık tarafından yoğunlaştırıldığında belirirdi.
Yetenekli olanlar vücutları etrafında yer ile göğün
esansını toplarken daha hızlı pratik yapmalılardı ve o sırada, Lin Feng bu
durumdaydı.
Tam şu anda, Lin Feng
sağlamca nefes alıyor ayrıca huzurlu ve sakin görünüyordu. Yer ile göğün esansı
bedeninde akıyordu aynı zamanda damarlarında eriyordu, kemiklerini ve fiziğini
güçlendiriyordu.
Uzun bir süre sonunda, ışık parıldadı ve Lin Feng’in
bedeni aniden siyah bir delik gibi oldu aynı zamanda bir anda, bütün uysal
beyazdan yer ile göğün esansını bedeninin içine yuttu.
Gözlerini açınca, uçup giden ışık gözlerinde
parladı. Lin Feng ayağa kalktı ve bir gülümsemenin izi belirdi. Tek gecede bir
sonraki katmana ilerlemişti. O sırada, altıncı Qi katmanına ulaşmıştı.
Fakat, Lin Feng tatmin olmamıştı. Anılarına göre,
dokuz Qi katmanının dövüş sanatlarının daha başlangıç noktasına eş olduğunu
biliyordu. Nasıl kaygısız ve mutlu olabilirdi? Bir önceki hayatında, bu bir
Tanrı olarak görülebilirdi.
Bunun hakkında düşününce, Lin Feng yumruğunu
sallamaya başladı ve bir ıslık sesi dışarı çıktı. Bir anlığına gelen enerji
patlaması etraftaki bambuların patlamasına neden oldu.
Qi dokuz katmana ayrılıyordu. Her katman artışında,
gücü 1000jin değerinde artıyordu. Şu anda, altıncı Qi katmanındaydı ve 6000jin
güç taşıyordu. Ve altıncı dalgaya kadar çalıştığı dövüş tekniği “Dokuz Ağır
Dalga”yı kullanırsa, 6500jin gönderebilecekti. Fakat, bu hala Lin Feng için
yeterli değildi. Ola ki, yedinci dalgaya kadar çalışabilirse, tek bir şiddet
dolu dalgayla birlikte başka bir tanesi patlak verecekti. Bu noktada yedinci Qi
katmanındaki bir savaşçının saf gücüne eş değer olan 7000jin’i
gönderebilecekti.
6000jin’in üzerindeki azgın güç altında, hassas
bambular birbiri ardına patladı. Bütün alan okyanusa benzedi, geriye sadece
yumruğun ulumaları ve gölgesi kaldı.
İşte o sırada, bambulardan bir tanesi patlamak
yerine geri tepti. Lin Feng bunu gördüğünde, yumruğunun hızı yavaşladı.
“Dokuz Ağır Dalga” tekniği okyanus dalgaları baz
alınarak oluşturulmuştur. Her dalga bir öncekşnden çok daha güçlüdür ve
hükmeder. Fakat, ne kadar hükmeden olsa da, aynı zamanda nazik bir tarafı da
vardır. Sadece sertlik ve nezaket bir bütün haline geldiğinde emsalsiz olur.”
Aydınlandı, Lin Feng artık durmaksızın
hükmetmiyordu. Bunun yerine, zaman zaman sert değil ama nazikti.
“Ha!”
Lin Feng yumruk atarken bağırdı.
“Hong, Hong, Hong….”
Patlamanın sesleri gürledi. Altı patlama, yedi
patlama..... sekiz patlama.
Qi dalgalarının dokunduğu tüm bumbular tamamen toza
dönüşmüştü.
“Sekiz dalga, güçlüymüş…” Lin Feng yumruğunu geri
çekti ve artık tamamen boş olan önündeki alana baktı. “Dokuz Ağır Dalga”
tekniğini kavramak, iki kademeyi açmış ve sekiz dalgaya ulaşmıştı. Sonraki
kademelere ulaşınca dövüş tekniklerine çalışmanın daha zor olduğu
bilinegelirdi. Beşinci Qi katmanındaki kişiler için, beş dalgaya kadar olanı
kavramak kolay olurdu. Ancak, sekizinci Qi katmanındakiler için sekiz dalgaya
değin kavramak gerekli olmayabilirdi. Ama Lin Feng bunu başarmıştı.
“Artık 7500jin güce sahip olmam gerek ayrıca
sertliğin ve nezaketin bir bütün hale gelmesi düşüncesini tam anlamıyla
kavradığım sürece, “Dokuz Ağır Dalga” tekniği tamamlanmış olacak.” Lin Feng
içinden rahatladı. Dövüş teknikleri sonraki kademelerde birkaç kat daha zor
oluyordu ama tekniklerin güçleri de birkaç kat daha güçlü oluyordu. Şu anda
7500jin değerinde güç taşıyordu. Yedinci Qi katmanındaki biriyle yüzleşse dahi,
onunla davaşabilirdi.
Geçmişteki Lin Feng’ herkes yukarıdan bakıyordu
çünkü normal bir beşinci Qi katmanındaki dövüşçüyü dahi yenemiyordu. Ama
şimdiki Lin Feng, bu dünyaya sadece bir gün önce gelmişti, gelişmişti ve şu
anda yedinci Qi katmanındaki bir savaşçının azmini taşıyordu.
güzel bir bölümdü çevirmene teşekkürler :D
YanıtlaSilsonraki bölüm umarım hemen gelir :)
Elinize sağlık
YanıtlaSilÇeviri için teşekkürler
YanıtlaSilELLERİNE SALIK :)
YanıtlaSil