Bölüm 23: Firar Eden Uygulamalı Egzersiz

Beş dakika sonra, isimleri sonunda tamamen gözükür oldu. Mesafeye bakılırsa, birkaç dakika daha koştuğumuz sürece, figürlerini görülebilecektik.

Fakat, şu anda olduğu gibi ortama dalarsak, yüzlerimizi görürlerse başımıza iş açacaktık. Böyle zamanlarda gösterişli numaralar yapmamak en iyisiydi.

Sonuçta, bu uygulamalı egzersizin daha ilk günüydü. Öncesinde hiçbir belaya bulaşmamak daha iyiydi, diğer türlü, haftanın geri kalanı boyunca işaretlenecektik.

Yüksek hızda Kalkan Çapışıyla önümüzdeki ağaç kabuğuna dümdüz çarpıp içinden geçtikten sonra, geri tepmeden oluşan hareket gücüyle hızlıca yönümüzü değiştirdim.

Daha evvel gruba yaklaşırken, isimlerinin hareketlerinden çoktan hangi yöne gittiklerini doğrulamıştım. Öncesinde, çarpıştan gelen hareket gücünü kullanarak onların sırtlarına yönelmiştim, ve aniden arkalarından fırladım.

Fakat, karşılarına çıkınca, biraz şaşırdım diyebilirim.

Şu elemanlar… bizim akademimizin öğrencilerine benzemiyordu!

Sıvışırken, bunun farkına varmaya zahmet etmemiştim, ama koşarak geçerken onlara bir bakış atınca, öğrenci olmadıklarını anladım.

En azından, 6 kişilik gruptaki 4 kişi akademiye bağlı değildi, kaplama zırh giyiniyorlardı.

İçlerinden biri tam-takım ağır zırh giyiniyordu. O şeyi sadece dükkanlarda görmüştüm, ve bu donanmış birini ilk görüşümdü.

Bu elemanların ne diye üstüne üstlük kaplama zırh giydiğini cidden anlamamıştım. Neresinden bakarsan bak, artistik teneke kutulara benziyorlardı. İyi bir savunmaları olsa da, hareket kabiliyetleri bayağı zayıflamış olmalıydı, değil mi?

Yoksa bu kaplama zırhlar Ağır Zırhlı Şövalye Sınıfı için ağır değil miydi?

Ama, şu anki en iyi şey içinde bulunduğumuz duruma odaklanmaktı, çoktan hareketlerimizi fark etmişlerdi. Şu anda, saklanacak bir yer bulmalıydık. Sonuçta, onların Savaşçılar, Roguelar ve Büyücülerden oluşmuş güzel dengelenmiş bir partileri vardı, ve deneyimsiz tiplere benzemiyorlardı.

“Neler oluyor!?”

İlk konuşan, hareketlerimizi fark eden siyah bir pelerin giymiş 18.seviye Rogue oldu. Bize doğru baktıktan sonra, anında bakışlarını başka bir yöne çevirdi.

Doğru, orası Zıpzıpların bize doğru koştukları yöndü!

“Canavarlar… Neden onlardan bu kadar fazla var?

Önde duran Savaşçı arkasındaki Büyücüye baktı, ama umutsuzca kafa salladı.

“Düşmanlar aniden gözetim bölgesinde belirdiler. Çok hızlılar, ve üstüne üstlük ben herkesi uyaramadan belirdiler!”

Yeşil saçlı 20.seviye kadın bir Büyücüydü. Siyah hafif zırh kuşanmış olsa da, taşıdığı büyü asası onun kimliğini tanımamı sağladı.

“Bir pusu, ha?”

Ağır Zırhli Şövalye orta yaşlı bir adamdı, ve yüz ifadesi müthiş bir metanet gösteriyordu. 23.seviyeydi, ve görünüşe bakılırsa partinin lideriydi.

Ağaçlardan bir Zıpzıp fırladı, ama anında adamın taşıdığı devasa çelik kalkana tosladı, ve bunu leoparın kafasını uçuran bir kılıç kesişi izledi.

Saldırının leoparın şahdamarına inerken iki kat hasar yedi. Fiziksel ağırlık bir sınıfın arttırılmış gücünü ve seviyeler arasındaki korkunç farkı ekleyince, Zıpzıp kafası ezilmiş bir şekilde yere yıkıldı.

Ne kadar dehşet bir yıkıcı güç bu böyle! Bende tek bir vuruşuyla anında geberip giderdim, değil mi?

Bu bölgede fazla takılmamam gerektiğini anladım, ve anında başka yöne doğru hızlandım Sonuçta, şu Zıpzıpların işini bitirdikten sonra benle de uğraşmalarını istemezdim. Sonsuza kadar dirilebilecek olsam da, saldırıyla gelecek berbat acıya dayanmak istemiyordum.

Görünüşte ölüm durumuna bir kez girmiş olsam da, kesinlikle o şeyi bir daha tecrübe etmek istemiyordum.

Ünvan Açıldı: Bela Yayıcı
Belirli bir alanda, hedefin, sana karşı aggro çeken, yok olursa dahi, belli bir miktar Parti EXP’siyle ödüllendirileceksin.

Yaptığım her hareket için neden bir ünvan almalıydım! Aliyah da benle aynı anda başladı, ve onun ünvanları benimkilerin yarısı bile etmiyor! Niye bu kadar ünvana sahip tek kişi benim!?

Ve bu sefer ki cidden kalbimi kırdı. Bunu sadece hayatlarımızı korumak için yaptım, yani ne diye bela yayıcı yaftasını yiyordum ki ben? Ne zaman geri çekileceğini bil, bugün bir adım geri yarın iki adım ileri! Üzerimdeki belayı başka birine yüklemek istediğim falan yok benim!


Tamam, belamı onlara yükledim. Amma ve lakin, takımlarındaki en düşük seviye 15’ti, yani oradaki herkes bizden daha güçlüydü. Bu kapasitedeki canavarlarla bir sorun yaşamamalılar, değil mi?

Yine de, bu ünvanın gerçekten yararlı olduğunu da itiraz edemem. Öncesinde, ilave olarak bir 2.000 EXP serisi aldım. Fakat, bu aynı zamanda yeterince uzağa kaçamadığım anlamına geliyordu.

EXP duyurularını almayı kestiğim anda, koşmayı bıraktım. Daha fazla koşmak istemediğimden değil de, biraz daha devam edersem yorulmaktan geberecektim.

Ünvan Açıldı: Koşma Büyücüsü
Yetenek Açıldı: Flash Movement

Daha fazla ünvan açıldı duyurularına bakmaya bile zahmet etmedim, ve aniden EXP duyuruları en aşağı kadar uzadı. Kazandığım toplam EXP’nin 50.000 olduğunu görünce memnun olmuş bir vaziyette kafa salladım.  

“Nihayet… güvende miyiz?”

Shir kafa karışmış bir ifadeyle sordu.

“Şimdilik. Fakat, bir süreliğine burada saklanmak en iyisi olacak… Hayır, başka bir yöne yavaşça ilerlemeliyiz. Şu piçler bizi yakalamayı deneyebilir.”

Şu Rogue öncesinde bizi kesinlikle gördü. Eğer bizi kovalarlarsa, o zaman kesinlikle berbat bir savaş olacaktı.

“Şu piçler? Zıpzıpları mı diyorsun?”

Shir’i taşıdığım için, anlaşılan önceki grupla olan karmaşayı fark etmemiş gibiydi.

“…Evet. Dağa yönelmeliyiz, şu anda tam olarak nerelerde olduğumuzdan emin olmasam da.”

Öncesinde, rastgele kaçıyordum, ve gittiğimiz yöne bakmaya bile zahmet etmemiştim.

Şimdi, yapabileceğimiz tek şey dağın uzaklığından referans yapmaktı… Anlaşılan ona yakınlaşıyorduk, ve daha deminki koşuya giden eforlar harcanmamıştı.

“Tamamdır, hadi gidelim. Diğer türlü… Ah.”

Ben tam da ilerlemeyi düşünürken, bacaklarım jöleye döndü ve kendini bıraktı.

“Fir, ne oldu?”

Shir hızlıca beni kaldırdı, ve yandaki ağaca kadar destek verdi.

“Hiç, sadece biraz yoruldum…”

Öncesinde bunu o kadar şiddetli hissetmemiştim. Fakat, koşmayı bıraktığım anda, birikmiş yorgunluk beni mahvetti.

Statüme baktığımda, anladım ki ‘Statlarda Azalma’ ve ‘Yorgunluk’ durumlarındaydım. Bu statülerden dolayı, hareketlerim de kısıtlanmıştı.

Hızlıca bu statüleri azaltmak için gereken iksirlere bastım, ve durum ikonları kaybolmaya başladı. Bu da yakında hepsi yok olacak demek oluyordu.

Ayrıca, hissettiğim yorgunluk da kaybolmaya başlamıştı. Anlaşılan doğru iksirleri seçmiştim.

Bu efektler büyük ihtimalle benim gibi öteki dünyalılara özeldi, diğer türlü, herhangi bir yüksek seviye iksirin durumları bu kadar hızlı yok edeceğine inanmıyordum.

İksirleri suymuşçasına içiveriyordum. Bu potlardan 1000’den biraz daha fazla almıştım. Eğer onları bu hafta bitmeden tüketirsem, fazla hayatta kalabileceğimi düşünmüyordum.

“Üzgünüm…”

Aniden, Shir mırıldandı.

“Eh? Sorun ne?”

“Üzgünüm, eğer güçlü olsaydım, kendini bu kadar zorlamak zorunda kalmazdın…”

“Tanrım, neler diyorsun sen? Benden katbekat güçlü olduğun halde…”

En azından, seviyesi benden fazlaydı.

“Beni korumasaydın, çoktan ölmüştüm, değil mi!?”

Bunu söyledikten sonra, ciddi ciddi ağladı… Oha gari! Oğlum ağlıyor bu!

“Endişelenme, bensiz bile, öğretmen bizi korur.”

“Yine de, öncesinde beni koruyan sen değil miydin?”

“Şey…”

Neden bu herif ağlarken sorguluyordu beni… Yaratan, bir erkek olduğu halde diyorum, niye ağlıyor…

Yemin ediyorum tüm asiller garip, ne düşünüyor bunlar yahu…

“Ah ah ah, bırak ağlamayı! Erkek adamsın, böyle ağlaman çok kötü gözüküyor!”

Yorgunluğum biraz düzeldiği için, anında ayağa kalktım.

“Sil şu gözyaşlarını, çabuk ol ve hazırlan. Hala gitmemiz gereken uzun bir yol var. Bunun hakkında endişeleneceksen, gelecek savaşlarda beni büyü yeteneklerinle beni adam gibi desteklediğinden emin ol, ve korkma!”

“Evet!”

“Öyleyse, neyi bekliyorsun!?”

“An… Anlaşıldı!”

Tanrım, neden bu çocuğun küçük bir kardeş olarak baş belası olacağını hissine kapılıyorum… Neyse artık. Parti kurmayı teklif eden bendim. Şimdilik, bu mekanı olabildiğince hızlı terk etmek en iyisiydi.

Sonuçta, gelecekte neler olacağını tam olarak tahmin edemiyordum.


Yetenek Bilgisi:

Flash Movement

Kalan tüm MP’ni kullanarak, başlangıç pozisyonundan (MP kullanımı x 00.1)km uzaklığında seçilen yere ışınlanma. Bu yeteneği kullanmadan önce belirlenmiş yere gitmek gereksizdir. Fakat, daha önce hiç bulunmadığınız bir yere ışınlanıyorsanız, ışınlanma noktasında yanılıp rastgele bir yere ışınlanma ihtimaliniz var. Rastgele ışınlanmadaki maksimum mesafe (MP kullanımı x 0.1)km.

3 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com