Bölüm 29: Bebek Savaşı
Genelde saldırı uyarısı saldırının geldiği yönü gösteren kırmızı bir ok olurdu. Ama şu anda, saldırı uyarıları 360 derece içerisinde her yerde parlıyordu, ve bu gerçek beni ucundan kıyısından korkutuyordu.
Fakat, bütün ringi kaplayan devasa bir yıldırım büyüsü
formasyonunu fark ettiğimde, saldırı metotlarını anladım.
Açıkça bu bütün ringi kuşatmış geniş mayın-tipi büyü önceden
kurulmuş olmalıydı. Sonrasında, düşman tuzağın içinde durduğunda, kullanıcı
büyüyü anında etkinleştirecekti, bu da düşmanın hasarın %100’ünü alacağını
garanti ediyordu.
“Zemine dikkat et! Kendini savun!”
Böyle ifade ettim, ve ellerimi zemine bastırdım. Yerden
büyüyen devasa ‘Buz Totemi’ beni zeminden yukarılara çıkardı. Prenses Michelle
bütün yönleri kapatan bir kale inşa etmek için ‘Buz Kalesi’ni kullandı, ve çok
yönlü saldırıyı bertaraf etti.
Aslında, kullandığı büyü orta düzey buz büyüsü ‘Buz
Sarayı’ydı. Fakat, benim gibi büyü kitabına sahip olmayan biri ona sadece korkuyla
bakar ve iç çekebilirdi.
Hemen sonrasında, sayısız yıldırım yılanı, sanki bir
kafesten kaçıyormuşçasına, zeminden fırladı, ve bütün arenayı aydınlattılar.
İki gözümü de kör etti, ve ne yazık ki, bu dünyada hiç güneş
gözlüğü yoktu.
Yıldırım yılanları ‘Buz Totemi’me tırmanamıyorlardı, ve ‘Buz
Sarayı’nı da geçemiyorlardı. Elektrik akımı bütün sarayı çevreledi, ama içeri
sızamadılar. Ve bunu bilmemin nedeni, Michelle’in HP’sinin biraz bile düşmüyor
oluşuydu, aynı zamanda ‘stun’lanmamıştı da.
Ama rakiplerimiz kesinlikle güçlüydü. Genelde, büyüyü okumak
zaman alırdı. Ancak, onları başından beri izliyordum, ve onların hiç de
okuduğunu görmedim. Bundan dolayı, ya büyüyü anında kullanıyorlardı ya da
savaştan önce büyü mayınını çoktan hazırlamıştılar. Fakat, nasıl yaparlarsa
yapsınlar, bunu kimsenin bulmaması oldukça etkileyiciydi zaten.
Yıldırım yılanları kaybolmadı, ama aniden, ‘Buz Totemi’min
tepesinden belli belirsiz bir sarsılış hissedildi!
Büyü mü?
Refleks olarak, mini-haritama baktım, ve rakiplerimin iki
kırmızı noktasından birinin kaybolduğunu fark ettim. Fakat, neyse ki Dorumi’yle
tanıştıktan sonra, yeni bir şeyler öğrenmiştim… Ve bu da, mini-haritada büyük
bir nokta olduğunda, o nokta aynı pozisyondaki küçük olan diğer noktayı da
içine alıyordu!
Ve mini-haritadaki tek büyük nokta da doğal olarak benim
pozisyonumdu.
Buz Kalkanı.
Tam da saldırı uyarısı geldiği anda, Buz Kalkanını kullandım
ve onu saldırının geldiği yöne yerleştirdim. Büyük bir yıldırım topu doğrudan
buz kalkanıma saldırdı, ve onu iki parçaya ayırdı, o sırada bende diğer elimle
bir Buz Dikeni yolluyordum.
Pa!
Direkt olarak buz dikenimi tutmak için herif ciddi ciddi
ellerini kullandı! Parmaklarını buz dikenine iyicene geçirdi, ve anında
parçalara ayırdı!
Bu nasıl mümkün olabilir? Büyümü sadece bununla durdurdu mu?
Bu adam bir canavar mı?
Bu insanlık dışı hareketi yapan elbette ki Yoei denilen
tipti, ve katı gülümsemesi oldukça yakındı, vücudumdaki bütün tüylerin diken
diken olduğunu hissedebiliyordum.
Buz dikeni yok olmuş olsa da, ellerini kaplayan bir buz
katmanı vardı.
Savaşta kullanıldığı için, öyleyse o kollar kesinlikle
metalik materyallerle yapılmış olmalıydı. O zaman ‘donmuş’ durumundan
etkilenmese bile, eğer hızlı bir termal genleşme ve büzüşme yaşarsa kesin kes
sıradan fonksiyonlarını kaybedecekti.
“Buz Totemi.”
Ayaklarımın altındaki orijinal ‘Buz Totemi’nin kenarında,
yeni bir ‘Buz Totemi’ yükseldi, ve onu yan tarafıma itmesine sebebiyet vererek
karnına saldırdı.
O sırada, sonraki büyümü yeni ‘Buz Totemi’nin üzerine
yerleştirdim.
“Buz Suikasti Dikenleri!”
Sayısız buz dikeni ‘Buz Totemi’nden fışkırdı, ve ‘Buz
Totemi’yle beraber Yoei’nin olduğu tarafa uçtu.
Fakat, gülümsemesi yüzünden silinmemişti. Yoei ellerinden
birini kaldırdı ve büyümekte olan ‘Buz Totemi’ne koydu, o sırada diğer elinde
bir metre çapında yıldırım topu şekillendi. Sonrasında, onu ‘Buz Totemi’ne
vurdu!
“Yıldırım Tahribatı!”
Yıldırım topu ‘Buz Totemi’yle çarpıştığı sırada, ‘Buz
Totemi’ ufalanan bir bisküvi gibi parçalarına ayrıldı, ve yıldırım topu şu anda
benim olduğum yere doğru geliyordu!
“Buz Totemi!”
Kendimi orijinal yerimden uzaklaştırmak için anında Buz
Totemini kullandım, ve o sırada, aniden arkamdan gelen bir saldırı uyarısı
parladı!
“Ne!?”
Bir yıldırım ışını bedenime girdi, ve anında HP’min üçte
birini alıp götürdü!
Neyse ki, Lanya, şu işkolik, bütün gece laboratuvarında
kalmıştı. Diğer türlü, elimde bir Stun Bozma İksiri olmasaydı ne yapardım hayal
edemiyorum.
Anında HP Yenileme İksirine bastım, ve elimi salladım. Buz
Oklarından bir yağmur gökyüzünde belirdi, ve zeminde olan Helena’ya doğru uçtu.
Michelle’i ‘Buz Sarayı’nı kullanırken görünce, Michelle’e
saldırmak ve onu kendi inşası içinde kıstırmak için etraftaki büyü mayınlarını
kullanıyordu.
Ve bu da ona bana da bir saldırı yapması için zaman
vermişti!
Buz ve Yıldırım okları birbiriyle çarpıştı, lakin… Dalga mı geçiyorsunuz? 15.seviye birinin
saldırı gücü nasıl 19.seviye birinin saldırı gücüyle kıyaslanabilir ki,
yapmayın canım?
Buz okları yavaşça avantaj kazandı, ve anında ona karşı
başka bir büyü daha kullandım.
“Işığın Buz Saçağı Alanı!”
Sınırsız sayıdaki buz kristalleri zeminden fırladı.
Hareketimi görünce başka bir şeyler düşünüyor gibiydi, ve saldırmaktan vaz
geçip yan taraflara çekildi.
Bu arada, ışık büyüsünü kısıtladıkları için Kilise’ye
teşekkür etmeliyim, diğer türlü, en iyi ihtimalle ışık kaynağı olarak
kullanılabilen buz kristallerini atlatmayı düşünsün ki?
Ve o sırada, yukarıdan bir gölge anında bana doğru gelmeye
başladı!
Refleks olarak, anında Buz Kalkanı kullandım, ama tek bir
yumrukla, buz kalkanımı yardı ve karnıma saldırdı!
HP’m daha yeni dolmuştu, ve şimdi de yarıya inmişti!
Bu ne be! Bu herifin seviyesi benimkinden bir düşüktü, ve
fiziksel hasarı mı büyülü hasarı mı daha fazla emin değildim. Fakat, sadece bu
saldırıdan, neresinden bakarsan bak, kesinlikle fiziksel gücünü arttırmıştı!
Adam defansif büyümü yarıp geçti… Temel-düzey bir büyü olsa
da, tek bir darbeyle yok etmek de bayağı korkunçtu.
Darbenin etkisi gökyüzünden düşmeme neden olmuştu. Bu konuda
yapabileceğim bir şey yoktu. Üzerimde büyü saldırısı kullansaydı, kafamda bazı
planlar tasarlayabilirdim. Ama fiziksel saldırılarla bana doğrudan saldırdığı
için, onları engellemek hiç de kolay bir görev değildi!
Fakat, aniden arkamdan biri tarafından tutulduğumu
hissettim!
O kim!?
Helena yerdeydi, Yoei’de üzerimde!
Prenses Michelle?
İmkansız, o hala ‘Buz Sarayı’nda ve gökyüzünde bu kadar
yükseklere çıkamaz!
Ve, beni tutmakta olan şey besbelli dokunduğu yerlere
anormal bir soğuk yayıyordu! Bu…
Bu bir robot mu?
‘Fir! Üzerindeki şey gerçek bir kukla! Ve şu Yoei denilen
tip, kesinlikle bir bebek. Ayrıca… Bir sapık! Bebek olmanın verdiği güzel duyguyu
tecrübe etmek uğruna, kendini bir bebeğe dönüştürmüş!’
Aliyah’ın ani mesajı ödümü koparttı.
Fakat, o sırada, bana bir şeyleri anımsattı.
‘Şu üzerimde duran şeyin bir kukla olduğundan emin misin?’
‘Evet. Ne oldu ki?’
‘Eğlenceli bir şeyler başlamak üzere.’
Cok güzel yerde bitirmissiniz elinize sağlık
YanıtlaSilelinize sağlık
YanıtlaSilElinize sağlık yine yeinde bitti
YanıtlaSilWow ne olacak ya acaba neyse elinize sağlık :)
YanıtlaSil30 bugün verilcek mi?
YanıtlaSilellerine salık :)
YanıtlaSilYeni bölüm ne zaman verilcek?
YanıtlaSilKısmet bugüneymiş seni de bayağı beklettik ama.
SilElinize sağlık yeniyim bu novellerde canınızı sıkmam umarım :)
YanıtlaSilAzıcık geç kalmışsın gibi geldi ama her neyse, eğlenmen dileğiyle~
SilEllerinize sağlık
YanıtlaSil