Bölüm 30: Sınırsız Hayalet


Beni tutan iki ele vurdum. Metalden yapıldıklarını doğruladıktan sonra, bebeğin kollarını yakaladım, ve Donmuş Yer Kürenin Kısıtlayıcısını kullandım.

Bu hedeflerim donduran ve yavaşlatmaya yarayan bir büyü olsa da, iş fiziksel etkilere gelince, öğrendiklerimin hepsi arasında şu anda bildiğim tek büyü buydu, bu en düşük sıcaklıklara ulaşabiliyordu.

Yani, öncesinde o şeyler yaşandıktan sonra bu fikri düşünmüştüm.

Daha şimdi, Buz Dikenini kullandığımda, hedefim bir bebek olduğu halde, donduklarında eklemlerini hareket ettirememişti.

Bu da şu anlama geliyordu, insan olmayan canlılar için, büyümün etkileri şu sıradan yavaşlatma ve dondurma değildi de, bunun yerine onların fiziksel fonksiyonlarını donduran bir şeydi.

Her materyalin kendi geçiş sıcaklığı vardı. Metalik materyaller için, bir kere sıcaklıkları kritik noktaya düştü mü, elektronların etkinliği azalıyordu. Sonrasında, sertliklerinde keskin bir azalış oluyordu, metaller kırılganlaşıyordu, ve sert darbelere karşı duyarlı oluyorlardı. Kısaca, kolayca kırılıyorlardı.

Ayrıca bu Yoei’nin bir bebek mi değil mi doğrulama nedenlerimden biriydi. Bebeğinin materyali metal olduğu için, öyleyse bu tip hızlı dondurma büyü yeteneği kesinlikle bedenini gevrek ve tatlı tatlı yapacaktı.

Elbette, onu yiyecek değildim. Ayrıca yeteneklerimi bu şekilde kullanabiliyordum, bunun nedeni kendi büyüm tarafından zarar görmüyor oluşumdu. Diğer türlü, buzdan bir heykele dönen ben olurdum.

Buz Suikasti Dikenleri!

Sayısız buz dikeni vücudumda belirdi, ve direkt olarak arkamdaki bebeği delik deşik etti!

Bedenimi tutan ellerin salındığını hissettiğimde, bebeğin çoktan parçalara ayrıldığını biliyordum.

Çoktan parmaklarımdan birini envanter kısayol tuşuna yerleştirmiştim. Öncesinde, aldığım hasar azımsanamayacak seviyedeydi. Seviyem onlardan fazla olsa da, bebeklerin seviyelerinin ve statlarının nasıl hesaplandığından emin değildim.

Şimdiki sorun şuydu ki…

Önümde, kişiliği olan bir bebek duruyordu, Yoei. Ve altımdaysa… O ne be. Helena sadece arenanın her tarafına mayın atmıyordu, aynı zamanda, boyutsal yüzüğünde depoladığı bütün bebekleri platforma salıyordu.

Bir, iki, üç… On iki mi? Daha demin indirdiğimi de ekleyince, aslında on üç tane kuklaya mı sahipti?

O gerçekten bir Büyücü mü?

Bunun cevabını bilsem de, dün bütün bir günü Yıldırım Büyüsü üzerine yazılmış teoriyi okuyarak geçirmemiş olsaydım, kesinlikle bu bakış açısından şüphelenirdim.

Fakat…

Ciddi ciddi asasını sallayarak bu bebekleri kontrol ediyordu. Bunu yapması için ne seviyede bir kontrole ihtiyaç duyuyordu…

Yoksa Warcraft 3 ve Starcraft oyuncusu muydu?

12 Bebek de şu an bulunduğum yere yönelmişti. Ve gökyüzüne zıplayıp bana doğru uçtular!

Ve diğer tarafta, Yoei bana doğru gelmeye başladı, adam aynı zamanda uçuyordu da!

Mantık bunun neresinde? Ciddi ciddi uçabiliyorlar mı?

Değneğimi sol elimde taşıyordum, ve sağ elimle de tachimi çıkardım.

İki yönden gelen saldırıları da engelledim ve aynı zamanda, sayısız buz kalkanı çevremi sardı.

MP barım ileri geri giden bir rüzgar gibiydi. Öncesinde yenilediğim MP bir kez daha anında kullanıldı. Sonuçta, buz kalkanlarımın yok olmaya başlaması beklentilerimi aşıyordu.

Lanet girsin, niye tüm bu adamların seviyelerini geçen büyüleri vardı? Ve bende onlardan bir tane bile yokken?

Statü ve hiyerarşi, argh. Bu beni deli ediyor.

Fakat, bunlar çoktan yaşandığı için, öyleyse her şeyimle gitmem lazım.

Flash Movement!

Sonraki anda, çoktan Helena’nın arkasında belirmiştim, ve tachim boynuna yerleşmişti.

“Kaybettin.”

Bunu bir gülümsemeyle söyledim.

“13 tane bebeği kontrol etmek de amma zor değil mi? Büyük ihtimalle tam da bu yüzden hiç kıpırdamıyorsun. Bedenini kıpırdatacak kadar güç sarf edemezsin.”

“Un~ Öyle mi?”

Aniden, döndü ve tachime vurdu. Sonrasında, asasını kaldırdı ve aşağı fırlattı.

……

Ama, hiçbir şey olmadı.

Garipçe baktı, tek anlayabildiği şey bebeklerinin hareket etmediği ve havada asılı kaldığıydı, o sırada devasa bir buz bloğu gökten düşüyordu.

“Muhtemelen kardeşinin ve bebeklerinin neden havada hareket edemediklerini, ve neden kocaman bir bu bloğunun düştüğünü merak ediyorsundur, değil mi?”

Doğal olarak, büyük buz bloğu Prenses Michelle’in ‘Buz Düşüşü’ydü. Helena’nın arkasında belirmeden önce, ‘Buz Sarayı’nda olan Prenses Michelle’i çoktan selamlamıştım. Buz Sarayındaki küçük bir delikten, devasa buz bloğunu 13 bebeğe hedeflemenin onun için hiç de zor olmayacağına inanıyordum.

Helena bana bakmak için döndü. Birkaç saniye falan sonra, sorusunu sordu.

“İyi, konuş. Nasıl yaptın bunu?”

Tam da bunu sorduğunda, ‘Buz Düşüşü’ çoktan 13 bebeğe inmişti, buna Yoei denilen kukla da dahildi.

Gürültülü bir beng sesiyle, buz bloğu onlarla çarpıştı, ve şekilsiz metalik heykellere dönüştüler. HP barları henüz tamamen boşalmamış olsa da, yere indikleri vakit, kesinlikle ölmüş olacaklardı.

Elbette, neyse ki, sadece bebekten ibarettiler. Diğer türlü, kesinlikle kendimi aşırı suçlu hissederdim.

“İlk olarak, kütüphanede yıldırım büyüsüyle bebeklerin nasıl kontrol edildiğini okuduğumu söylemek isterim. Şu küçük ve şekilsiz alanların bebekleri kontrol etmede kullanıldıklarını biliyorum, bundan dolayı, cüretkar bir varsayımda bulundum. Genellikle barbeküde kullanılan alüminyum folyo parçalarını kullanarak, onları bebeklerin vücutlarına yapıştırdım ve dondurdum. Biliyor musun? Alüminyum folyolar elektromanyetik sinyalleri engellemede kullanılabilir. Böylelikle, sonunda koca bir alüminyum folyo rulosunu bitirdim. Ve işe yaramasalar da, büyümün fiziksel hareketlerini engellemeye yeteceğine inanıyordum.”

Ardından, yan tarafta duran Buz Sarayını işaret ettim.

“Sonrasında da, bir Buz Düşüşüyle beraber, bütün meselenin kolayca çözüleceği zannındaydım.”

“Anlıyorum, fazlasıyla inanılmaz bir düşünce yöntemi.”

Kafa salladı.

“Ama henüz beni yenmedin. Bebekler olmadan dahi, büyü yeteneklerimi kullanabilirim.”

Bunu söylemesiyle, asasını kaldırdı.

“Hayır hayır, bence bir ara vermen senin için daha iyi olur.”

Ona doğru ellerimi salladım, silahını indirmesini işaret ediyordum.

“Öncesinde, hareketlerin kesinlikle yapmacıktı, ve ringe geldiğinden beri aynı durumdaydın. Başka bir cüretkar varsayımda bulunmama izin ver. Gerçekte kendi vücudunu hareket ettirmekten acizsin. Daha doğrusu, ellerindeki metal parçalarını kontrol etmek için büyünü kullanıyorsun, karşılığında, vücudunu da kontrol ediyorsun. Bunu nereden bildiğimi sorma. Yıldırım büyüsünün metallerle olan pratik kullanımıyla alakalı, bu yönde daha bilgili olduğuna inanıyorum.”

Fizik derslerine eğlencesine girmiyordum, anlarsın ya?

“…Anladım. Kazandın.”

“Demin, katılımcı Helena yenilgisini kabullendi! Fir ve Prenses Michelle ikinci savaşlarını kazandı!”

Kalua gürültüyle galibiyetimizi duyurdu. Ve o sırada, bildirim penceresi açıldı.

Görev Güncellendi
Ana Görev: Yıllık Turnuva Savaşları – 2/3 Tamamlandı.
Ek Hedef: Michelle’in bütün karşılaşmalarda son vuruşu yapmasına izin ver – 2/3 Tamamlandı.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Final Notları
Çarşamba günü bir şey yaşadım beyler ondan geç geldi, ama atlattım gibi aynı şekilde devam edeceğim (sanırım)

7 yorum:

  1. Geçmiş olsun.Bölüm için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Bölüm için teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Gecmis olsun umarimsikinttin varsa düzelir

    YanıtlaSil
  4. Bölüm için teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun nope ne zaman cevirirsen o zaman okuruz eline sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol sağol, şimdi kendimi daha iyi hissettim

      Sil

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com