Bölüm 37: Fantom Uygulamalı Egzersizi
“Rakibimiz 29.seviye, ve Fantom Suikastçı sınıfından.
Kullanıcı kendini belli etmediği sürece bu sınıf en güçlüdür. İstihbaratıma
göre, bu piçin usta olduğu yetenek ‘Gölge Katliamı’. ‘Gizlilik’ modunda
hedefine yaklaştığında, ve hedefin zayıf noktalarına saldırdığında, boyun gibi,
hedefinin seviyesine bağlı olarak, iki kat hasar verebiliyor. Şöyle denebilir
ki hedefinki onun seviyesinden 3 fazla olmadığı sürece hedefi anında infaz
edebilir.”
Yuon hızlıca yeteneklerini bana tanıttı. Anlaşılan bir
suikastçının bilgi ağı gerçekten etkili ve yararlıydı, basitçe yürüyen rehber
kitaplardı. Şu anda cidden ‘Momiji’deki insanlarla iletişime geçmek istiyorum.
Böyle detaylı istihbaratı kolayca alabileceksem kesinlikle paraya değer.
Acaba Falan’ın yardımcısı ne zaman gelecek… Fakat, şu anki
durumla, belirme ihtimali çok az.
Genelde hedeflerimin ünvanları ile onlar hakkında bilgi
alabilsem de, bazı durumlarda o kadar basit değil.
Mesela tam şimdiki gibi, seviyesi ve sınıfı dışında, başka
hiçbir şey belli değil. Adamın isminin rengi bile sürekli değişiyor, kırmızı,
beyaz mavi ve yeşil renklerde geziniyor.
Bu nasıl bir şey ki? Saklama büyüsü mü, yoksa bir yetenek
mi? İsmi yeşilken parti etkisi uygulanıyorsa, saldırılarımızı onu yaralayamaz.
Şu anda, o ve Yuon birbirlerini öldürücü bir şekilde süzüyorlar. Bu
suikastçıların figürleri ortaya çıktığında savaş bakışları olmalı, değil mi?
Ve bu olaya dahil olmam için iyi bir zaman değildi. Benim
Buz ataklarım vesilesiyle gelen sis partnerimin görüşünü kısıtlarsa, işler
kötüleşirdi.
“Neden isminin rengi sürekli değişip duruyor?”
Fısıldadım.
“Sadece saldırıya odaklan.”
“Tamamdır!”
Böyle basit emirleri seviyorum ya!
Envanterimi açtım, ardından Gücümü, Savunmamı, Maksimum HP
ve MP’mi arttıracak iksirlere bastım. Son olarak, Hız Arttırma İksirine bastım
ve düşmanın etrafında dönmeye başladım, o sırada, ona karşı bir Buz Meteoru
kullandım.
Devasa bir buz bloğu kafasının üzerinde belirdi, ve Yuon’un
figürü anında düşmanın arkasından ona yöneldi.
Bu ışınlanma mıydı? Bir suikastçının böyle korkunç bir
yeteneği mi vardı? Eğer böyle bir yetenek benim üzerimde kullanılırsa… Hayır,
bekle, rakibimizde bir suikastçıydı, değil mi?
Tek nefeste, 3 tane Buz Kalkanı çağırdım, ve onun gizli
saldırılarından hasar almamak için kuşandım, o sırada, Yuon siyah hançerini
salladı.
Eğer her şey böyle sonlanacaksa… Nah, bu olmayacak.
Yuon’un hançeri düşmana inmiş gibi görünse de, aslında kalın
bir sisi kesmişti, ve hedefin figürü zayıf havada yok oldu.
“Lanet!”
Yuon’un gözleri anında kırmızıya döndü, ve çevresini
dikkatle inceledi. Görünüşe göre bu çevreyi araştırmaya yarayan bir yetenekti.
Bende dikkatimi kendi mini-haritama verdim, bu düşmanın
işaretiçiğine bakmak ve gizli saldırılarını engellemek içindi.
Kaçtı mı bu? Böyle zamanlarda… Ah doğru, hala bir yol var!
Donmuş Yerkürenin Kısıtlayıcısı.
Mavi bir sis etrafı kapladı, ve bana 5 metre yaklaşan her
düşman durum ikonuyla işaretlenecekti ve hızda düşüşten acı çekecekti.
Büyümü saldığım an, mini- haritadaki mavi dairenin köşesinde
kırmızı bir işaretçik belirdi. Bakmak için döndüğümde, çoktan kaybolduğunu fark
ettim.
Daha demin harbiden yanımdan mı geçti? Bu tehlikeli derecede
yakındı.
Fakat, sonraki saniyede, mini-harita hemen arkamda beliren
bir kırmızı işaretçik gösterdi, ve onu takip eden anda, Buz Kalkanın parçalanma
sesi duyuldu.
Neyse ki, bedenimi yeterince hızı eğmeyi başardım, ve
düşmanın hançeri sadece sağ omzuma saplanmayı başardı. Fakat, bununla bile, HP
barım yarıya indi!
Kahretsin, manyak acıyor! Acı hissini uyuşturan bir iksir
almış olsam da, saldırı uyarılarının çıkmasını engelliyordu, bu yüzden
kullanmamıştım.
Ayrıca, son zamanlarda, birkaç defa vurulmaktan deneyim almayı
başarmıştım, yani bu seviyedeki bir acıya hala dayanabiliyordum.
Hızlıca Kafirimi ileriye salladım, ve düşman çabucak geri
çekildi.
Fakat, nasıl olurda saldırım bu kadar basit olabilir?
Buz Totemi!
Hançerin ucunda bir büyü çemberi parladı. Devasa bir buz
totemi fırladı, ve ona doğru uçtu.
HP barı sadece biraz düşse bile, uzağa sürüklenmenin
etkisinde kurtulamayacaktı.
Ona bir kez vurabildiğim sürece, dondurma efekti kesinlikle
işe yarayacaktı. Temel hızları genellikle yüksek olan suikastçılar için, donma
durumuyla hızları %30 düşüş yaşasa bile, hızı kesinlikle fazla azalmış olur.
Fakat… Seviyesi Yuon’un Suikastçı sınıfından 4 fazlaydı,
yani hala daha baş etmesi zor bir rakipti.
Hızlıca HP ve MP Yenileme İksirlerine basmamla, omzumdaki
yara yavaşça kapanmaya başladı.
Neyse ki, böyle kullanışlı iksirlere sahiptim. Diğer türlü,
kesinlikle onunla direk bir meydan okumada yüzleşmeye cesaret edemezdim.
Fakat, aniden siyah bir ışık parladı. Geri çekilmek için
döndüğüm sırada, siyah ışık bana doğru uçtu, ve buz totemim yarıya bölündü!
Korkunç!
O nasıl sadece bir suikastçı olabilir? Böyle devasa bir
saldırı mesafesiyle, yine de nasıl sadece bir suikastçı olabilir?
Elimin tek sallanışıyla, birkaç Buz Dikiti ve Buz Dikeni
olduğum yerden çabucak fırladı. Fakat, hızları hala çok azdı, ve hedefe daha
inemeden, düşman çoktan saldırı alanından kaçmıştı.
Aman be, bana darbe vurduktan sonra kontratağa girişmezsem,
ona başka bir saldırma şansım olmayacaktı.
“Sınır Hızlandırması! Gölge Katliamı!”
Yuon’un figürü belli belirsiz düşmanın arkasında gözüktü, ve
hançerlerini ona doğru itti.
Her şey bir saniyeden kısa sürede yaşandı. Tek bir
hançerlemeyle HP barı anında devasa bir miktarda düştü.
Adam hemencecik kaçtı, fakat, durmaksızın kan kaybediyordu.
Donma durumu dışında, şimdi de sahip olduğu bir ‘kanama’
durumu vardı.
Bu muhtemelen Yuon’un saldırısının bir efektiydi. Anlaşılan
siyah hançeri sadece sıradan bir silah değildi.
Fakat, adamın kanayan yeri boynunun biraz altı olduğu için,
saldırısı ölümcül görünmüyordu.
Fakat, netice kötü değildi, çünkü geriye sadece %40 HP’si
kalmıştı.
Benim HP barım çoktan tamamen yenilenmişti, ve Yuon’un
dayanıklılığı yalnızca yarım inmişti.
Bir şekilde önümde görevin tamamlanışını görebiliyordum!
Fakat, sonraki anda, ikimizde şaşkınlığa uğradık. Adam ciddi
ciddi siyah bir sise dönmüştü ve tam önümüzde kaybolmuştu.
O sırada, mini-haritadaki işaretçiği kayboldu.
…
“Kaçtı mı bu şimdi?”
Kısık bir sesle sordum.
“Öyle… görünüyor gibi?”
Yuon hançerini sakladı ve asasını çıkardı.
“Çağır, Gölge Perileri!”
Periler, öncesinde karşılaştığımla aynı görünüyorlardı,
hızlıca her yöne koştular.
“Bizde gitmeliyiz.”
“Hay hay.”
emeğinize sağlik
YanıtlaSil