Bölüm 4: Ne Diye Dışarı Çıktığım Anda Bir Hırsızla Karşılaşıyorum?

Bir ışık patlamasıyla, geniş bir alana geldim diyebilirim.

Çevremde loş bir şehir vardı, ve ay ışığı direk üzerimde parlıyordu.

"Burası neresi yahu?"

Havada süzülen bir ekran, üstünde garip bilgilerle gözlerimin önünde belirdi.

Kimlik tamamlandı.

İsim: Lin Fir
Cinsiyet: Erkek
Yaş: 17
Mitchell Krallığı Vatandaşı
İkamet Yok
Sınıf Yok

İtem(ler) Alındı: Vatandaşlık Kanıtı

Bir sınıf seçmediğinizden, silahların ek özellikleri etkisiz. Sistem size Boyutlar Arası Depolama Yüzğü ile otomatik olarak geri ödeyecek.

İtem(ler) Alındı: Boyutlar Arası Depolama Yüzüğü

Şu anki veri:
LV 7 Sınıf Yok
Büyü Öğrenimi Yok
Yetenek Öğrenimi Yok

Şu anki EXP: 123/6400

Ünvanlar: [Nazik][Ne Olursa Razıyız][Günah Keçisi]

Günah Keçisi EXP Sınırı: 0/1000

Son satır dışındaki her şey iyiydi.

Günah Keçisi EXP Sınırı neyle alakalıydı?

Üzerindeki butona bastım ve başka bir ekran açıldı.

Kötücül eylemlerden elde ettiğiniz puanlar ile Şeytana dönüşme etkisiz, anında EXPye çevrilecektir, maksimum 1000 puan. Örnek, bir yapı yok etmek size 300 Suç Puanı olarak dönecektir, bu puanlar EXPye dönüştürülecek ve kazancınız olacak. Fakat, bir insan öldürmek size 3000 Suç puanı ekleyecektir ve anında Şeytana dönüşeceksiniz.

Anlıyorum, demek bu kötücül eylemlere karşı kalkan görevi görüyordu...

Ama insan öldürmek çok fazla puan veriyordu... Bu dünya değerleri nasıl ayarlamıştı...? Ayrıca, anlaşılan sistem bu dünyada neler olacağını biliyordu. Yalanı ve sahte sonuçları imkansız kılıyordu...

Ve hep izleniliyormuş gibi hissediyordum. Kesinlikle insanlara hafif bir rahatsızlık veriyordu.

Yine de, bunun sayesinde adil bir sistem sayılırdı.

Alanı gözlemledikten sonra, yüzüğü kuşandım.

Yüzük aniden elimdeki bir dövme haline geldi. İlginç, bu şekilde insanların bunu çalmasını imkansız yapıyordu.

Vatandaşlık kanıtını içine koydum, ve 1 altını üzerine basarak almaya çalıştım, ve elimde belirdi.

Ne kadar kullanışlı!

Artık bu dünyada özgürsünüz. Hareketleriniz, dünyanın gelişimine etki edecek. Not olarak, Öğretici kaldırıldı. Açıklama Sistemi eskisi gibi çalışmaya devam edecek.

Ve ekran kayboldu.

Bana, beni izlemeyeceğini mi söylüyordu bu? Acaba bu dünyanın sistemi beni duyuyor muydu...

Oh peki, bunun hakkında sonra düşünebiliriz, sırada ne yapmam gerektiğini düşünmeliyim.

Ne kadar bakarsam bakayım, şu an geceydi. Çoğu RPG dünyasında, gece gündüz ayarları olmaz. Görünüşe göre bu dünya kesinlikle farklıydı.

Şehrin etrafını gezdikten sonra, şehir meydanın orada bir pano vardı.

Göz gezdirmenin ardından, üstünde bir sürü farklı notlar ve haritalar olduğunu gördüm.

Bir haritayı aldıktan sonra,  haritanın detayları anında genişledi, sağ gözüme doğru küçüldü.(?)

Ne kadar kullanışlı...

Ve, panodaki notları inceledim.

"Şehrin dışındaki canavarları hallet, kayıp eşyayı bul, tüccara eşlik et hmmm... bunların da limitleri vardı. Yani, hepsini bir seferde alamıyordum, ödülleri birlikte almak için hepsini veremiyordun? Para ödülü dışında bir şey yoktu. Gerçi RPG görevlerindeki en büyük ödül kesinlikle EXP... Pff..."

Yine de, canavardan düşürdüğüm hançer dışında dövüşmek için kullanabileceğim bir şey yoktu. Eğer benden güçlü bir canavarla karşılaşırsam, kesinlikle problem olacaktı.

İlk olarak sınıf işiydi. Hangi cehennemden sınıfımı seçecektim ben? Ayrıca, yetenekler. Aliyah'ı ne zaman kendininkileri kullanırken görsem, biraz kıskanıyordum.

Gece olduğunu düşününce, etrafta pek insan olmazdı, değil mi?

Yavaşça ışıkların olduğu yere doğru yürümeye başladım. Yolda yürüdükçe, çevremi inceledim.

Yapıların dizayn ve stilini bakılırsa, gerçek dünyadaki 17.yy batı mimarisine benziyordu.

Dünya batı kültürü üzerine mi kurulmuştu ki? İsmim sorun değildi, ve ilk başta bana verilen giysilerde de bir sorun yoktu. Ama, texture az daha rahat olsaydı iyi olurdu.

Biraz yürüdükten sonra, yolumun üzerinde bir han olduğunu fark ettim, ve içeriden belli bellirsiz sesli geliyordu.

Kapıyı açtım, ve içeride yaşanan şeyden dolayı küçük çaplı bir şok yaşadım.

Siyahlar içindeki bir tip yaşlı adamı boğuyordu, ve diğer iki adam da geri kalanları bağlıyordu.

Ne olursa olsun, bu bir hırsızdı. NPC, NPCden çalıyordu, ağzımda acı bir tat bıraktı.

Ama...

"Üzgünüm, yanlış yere girmişim."

Bir saniye dahi düşünmeden, döndüm ve yürümeye başladım.

"Geber!"

Herif yaşlı adamı bir kenara attı ve devasa bedeniyle bana doğru fırladı. Anında ismi kırmızı bir hal aldı.

Aniden döndüm, ve adamın kılıcı kafamın yanından geçti. Bu saldırı kesinlikle ödümü bokuma kattı.

"Kimsiniz! Neden rastgele insan öldürüp böyle şeyler yapıyorsunuz!"

"Konuşmanın lüzumu yok!"

Rakibimin kılıcı parladı, ve çift vuruş bana doğru uçtu.

Devamlı bir şekilde geriye çekilmenin ardından, bazı vuruşları savuşturabilmiştim. Yine de, saldırıların değeri çok fazlaydı ve geri kalanı da göğsüme inmişti.

Keskin bir acı tüm bedenimi kapladı, ve bir kılıç tarafından kesilmenin nasıl olduğunu bilmesem de, acı vericiydi!

"Eh?"

Adam bir bakış fırlattı, ve bana inanılmaz bir ifadeyle baktı.

Onun neden bunu yaptığını merak ederken, göğsüme baktım ve anladım.

Hiç kan lekesi yoktu!

HP barıma baktım ve gördüğüm şey ise 689/700 idi.

Ay ben şok. Sadece 11 hasar mı almıştım?

Manyak gibi acığı halde? Neden bu denli az bir hasar almıştım?

Yoksa rakibim... bir ezik miydi?

Kafamı kaldırdım ve siyahlar içindeki adama baktım, isminin solunda 4 yazıyordu.

4.seviye? Benim 4.seviyedeki halim gibiyse, gücü sadece 80 olmalıydı. Kılıcı da eklersek, 100den biraz daha fazla olmalıydı.

Becerisi de 80 olmalıydı, ama hıza bakılırsa benimle aynıydı, ekipmanı büyük ihtimalle 500 Beceri falan vermeliydi?

Öyleyse, neden bu kadar az vuruyordu?

"Hehe, beni aydınlattığın için sağolasın."

Yüzüne doğrudan bir yumruk savurdum, ve tüm bedeni uçtu.

7.seviyede, eşyasız gücüm 640tı, böyle bir herif... Ona yeniden baktığımda, HP barı bir anda boşaldı, ve yere yıkıldı.

1-Hit KO
EXP Alındı: 600
Para Alındı: 40 Altın
İtem(ler) Alındı: Kılıç(Düşük Kalite), Fırtına Yüzüğü, Zehirli Hançer.

Rakibiniz düşmanca olduğu için, saldırınız Kötücül Eylem puanı vermiyor.

Alındı: 20 Bodyguard Puanı

Ünvan Alındı: [Tek-Vuruş Direk Ölüm]
Şimdiki Seviye: 1
EXP: 1/10
Tek-Vuruşta birini öldürmeniz üzerine sonraki saldırınız için Güç %10 artış gösterecektir.

Bu aslında... bayağı iyiydi lan.

Kalan ikisi birbirine baktı sonra bana baktı ve olay mahallinden kaçmaya başladılar.

Hana doğru yürüdüm, insanları halatlardan kurtardım,

"İzinsiz girdiğim için üzgünüm, kiralayabileceğim bir oda var mıdır?"

Ünvan Alındı: [Bodyguard]
Şimdiki Seviye: 1
EXP: 4/10
Ünvan insanları kurtarmanızla seviye atlayacaktır. İnsanları korurken, Defans %10 artacaktır.

Neden bu ünvanın oyunlardaki achievement sistemine benzediğini hissettim... Ay her neyse, gerçekten umursamıyorum.

"Imm, Elbette var, en iyi odamız ikinci katta, ah, bekle, bu..."

Han sahibi kurtardığım diğerlerine baktı.

"Sorun yok, dert etmeyiz. Sonuçta bu kişi bizim kurtarıcmız, en azından odamızı verebiliriz..."

Gülümsedim ve konuştum.

"Gerek yok, her odada geçinebilirim."

"Bu..."

Kurtardıklarım cevabım üzerine mutlu oldu. Ünvanlarına ve giysilerine bakılırsa, bir çeşit asil olduklarını anladım, böylelikle statü ve

Klaus Wood - [Kont]
Ice Wood - [Vikont]
Irlin Woods - [Şövalye]

Aralarındaki kız Irlin 3.seviyeydi. Neden şövalye olmuştu... Garip... Niye bu insanlar bu kadar düşük seviyeliydi.

Yine de, içlerinden birinin seviyesi beni şaşırttı.

Klaus isimli herif, normal bir asile benzese de, 12.seviyeydi.

Onun gibi biri... Neden o...

HPsi normal gözüküyordu, öncesinde araya girseydi, siyahlı 3 adam... Aman be, böyle şeyleri düşünmeyi bırakmalıyım. Eğer bir problem varsa, hep yarın konuşabiliriz.

"Gidiyorum o zaman."

Bunu söyledikten sonra, han sahibinden anahtarı aldım ve yukarı yöneldim.

Sonrasında han sahibi konuştu.

"Imm... Odanız birinci katta bayım."

"Ah, öyle mi, üzgünüm."

Küçük bir gülümseme attıktan sonra, hızlıca odama çekildim. Tabii ki anında kapıyı kilitledim.

Pff, son anda kendimi utandırdığımı düşününce...