Bölüm 6: Şehre Girsek de, Güçlükler Hala Önümüzde

"Çeyizi kabul ediyorum öyleyse!"

"Gerçekten mi? Söz verdiğin için, Irlin'de bunu sorun etmez, değil mi? Hahahaha..."

Klaus cevabımı duyduğunda, bayağı mutlu görünüyordu, ejderhasına binene kadar da silinmedi.

Ah siktir! Neden kandırılmış gibi hissediyordum!

Kriz alarmlarım aniden çalmaya başladı, ve hızlıca Irlin'den tarafa  baktım... Ah? Nereye gitti? Tam anlamıyla tüm vücudunu yüzey ejderhasının arkasına saklamıştı, gerçekte utangaç biri miydi bu?

"Irlin, ımmm..."

"B-b-b-Bu! Nişanlansak bile, öyle şeyleri ancak evlendikten sonra yapabiliriz, tamam mı?

"Hey hey, burada birkaç adımı atlamıyor musun! En azından benimle konuşurken bana bak!"

Bunu duyan Irlin, kafasını biraz çıkardı.

Hareketleri çok tatlı olsa bile... Bekle biraz, vücudu cidden hacimli olsa da, maske takıyordu. Yoksa...

Garip mi görünüyordu?

Gözleri tamamen kendisinin bir güzellik olduğunu bağırıyordu ama! Olmaz, hayatta olmaz!

Yine de, maske taktığı için, yüzünü kimseye göstermek istemediğini belli etmiyor muydu. Eğer direk sorarsam garip kaçardı...

...

Tamamdır, kızlar hakkındaki bilgime inanıyordum, ve bu kızın gözleri bana kesinlikle bunu söylüyordu!

"Tamam, karışık soruları sonraya bırakalım. Evliliğimizle alakalı işleri, görevi hallettikten sonraya bıraksak, fazla geç olmaz değil mi?"

"Ah, evet... Üzgünüm."

Bu kız kedi gibiydi valla... Gerçekten Şövalye miydi yahu?

Irlin Wood ile ilişki kuruldu.

İlişki: Nişanlı

Bilgi Güncellendi. Wood Ailesi, Mitchell Krallığı'nın önde gelen beş ailesinden biridir. Ülkenin Şövalye Bölüğü ve Wood Büyücü Kuvvetlerini kullanıyorlar.
İlişki Etkileri: Wood Büyüsüne uyumluluk +%10

Bu aslında gerçekten detaylı bir ilişki sistemiydi... İlginç.

Acaba burada kaç tane 'Nişanlı' yeri vardı... Dur biraz, neler düşünüyorum ben?

Ayrıca, penceredeki bilgiyi aşağı sürükleyebiliyordum...

Aliyah-Arkadaş

Böyle bir şey olduğunu düşününce... demek Arkadaş Sistemi bu bilgileri kaydetmeye yardım ediyordu? Cidden... Sistem çok detaycıydı.

"Doğru... Onları yakalamak için acele etmeliyiz, hadi gidelim."

"Haklısın da... Sürdüğün yüzey ejderhası öldü..."

"Ah..."

Doğru diyordu, yüzey ejderham donarak ölmüştü... Bu sorun çıkarıyordu...

"Imm... Benimkini paylaşabiliriz."

Bunu söyledikten sonra, öne doğru geldi, ve arkasına oturabileceğimi gösterdi.

Salyamı kendime sakladım ve yavaşça yürüdüm.

Oh tanrım, senaryo çok hızlı ilerliyordu! Tanrım! Bana böyle muhteşem bir an verdiğini düşününce! Bir kıza ilk defa bu kadar yaklaşmam!

Yüzey ejderhasının sırtına tırmandıktan sonra, etrafımdaki havanın değiştiğini hissedebildim!

Zırhından dolayı bedenini hissedemesem de, yine de, bir kızın yalnız kokusu kalbimin çılgınca atmasına neden oluyordu.

Keyiften az daha bayılıp gidecektim!

Irlin yumuşak bir şekilde sordu.

"Imm... Pozisyonun rahatsızlık verici değil, değil mi?"

Davranışlarına bakılırsa çok ölçülüydü.

Ne tür küçük sevimli bir yaratıktı bu? Gerçekten Şövalye miydi? Kesinlikle kediciğe benziyordu.

"Endişe etmene gerek yok. Yüzey ejderhasının sırtı aslında geniş ve rahattır."

"Öyleyse, gidelim!"

Aniden, büyük bir hızlanmayla . Otomatik olarak belini tuttum.

"Ah!"

Biraz titredi ve dönüp bana baktı. Yine de kendini tuttu ve hiçbir şey söylemedi.

Seçme şansım yoktu... eğer bir şeyi tutmasaydım, bu hızla, kesinkes düşerdim!

Fakat, nedenini bilmesem de, Irlin yüzey ejderhasını daha hızlı koşturmaya başlamıştı.

Bu kötü...

Bu ejderhanın uçmasını sağlamaya mı çalışıyorsun kadın!?

Akşamüstü, çok şükür sıradaki şehre vardık bunu da atlattık. Randall Şehri deniyordu.

Neden buranın ismini bildiğimi sormayın, kapıların üzerinde süzülüyordu isim, taam mı?

Önceki şehre karşılaştırınca, burası daha bir kaleye benziyordu. Çevresindeki 20 metre duvarlardan değil de, şehir gardiyanlarından yayılan katil havası cidden korkutucuydu.

Yine de, neden bu kadar yüksek duvarlara ihtiyaç vardı? Yoksa burada büyük canavarlar mı vardı? Çok korkutucu değil mi? Canavarın seviye düşük olsa bile, bir sürü insanı ayaklarının altında ezerek öldürebilirdi, değil mi?

Neyse ki burada o tip canavarlar yoktu...

Ah doğru gardiyanların katilimsi havalarını nasıl mı sezmiştim? Garip... Aman salla, hadi bununla rahatsız olmalıyım.

Gardiyanlar kervandaki insanlara baktıktan sonra, anında geçmemize izin verdiler. Ayrıca bana bir garip bir garip baktılar görmeniz lazımdı, bir şey demediler.

Elbette, nasıl olursa olsun, yüzey ejderhasını bir kadın şövalyeyle paylaşmak garip görünüyordu, onun belini tuttuğumu da unutmamak lazım.

Ayrıca şehirdeki bön bön bakan kitlenin bakışları da huzurunuzu kaçırıyordu. Neyse ki Irlin'in belinden ellerimi çoktan çekmiştim, diğer türlü daha fazla utanırdım.

"Tamamdır, bu gece burada kalacağız. Siz ikiniz de bayağı haşır neşir olmuş gibisiniz."

Klaus gülerek bize baktı. Bu piçin garip güdüleri vardı. Nasıl torununu öylece bir kenara atabilmişti... Yoksa bunun sebebi sadece tek bir kitabın sırrını korumak için miydi...

Yine de...

Öncesinde gardiyanlar genelde 3.seviye civarıydı, ve çoğu vatandaşınki de 1. Acaba benim seviyem gerçekten fazla mı sayılıyordu?

Hayır, çeşitli oyunların standart yapısına göre, oyuncular başta sadece düşük-seviyeli insanlarla tanışırlar, ve seviyeleri sonradan artar. Sanırım bu şimdiki durum.

"Neye bakıyorsun?"

Irlin'in sesi beni düşüncelerden kurtardı, ve anladım ki yüzey ejderhasında kalan tek kişiydim.

Anında indim ve cevapladım.

"Bu, böyle bir şehri ilk görüşüm, bu yüzden az şaşırdım."

Irlin çok mutlu ve heyecanlı bir şekilde konuştu.

"İlk mi? Anlaşılan yaşadığın yer gerçekten uzak. Randall en ünlü ticaret şehridir. Mitchell Krallığın'da burayı ziyaret etmemiş tek bir kişi bile bulamazsın... Ama, meraklanma. Biraz zamanımız olduğu için, sana sonra çevreyi gezdireceğim."

Bu kız... Bana daha önce hiçbir arkadaşı olmamış hissi veriyordu... O...

Ah ah, önsezilerim çok kötüdür, ama...

Bunun gibi tatlı bir kişiliği olan kız... nasıl o...

Argh, çok sinir bozucuydu! Yine de, böyle iyi bir kişiliği olan kız, yüzünde o kadar garip bir şey olmasaydı, problem olmazdı değil mi?

"Imm? Fir... Ne düşünüyorsun?"

"Ah, bu... hiçbir şey. Doğru, sana eşlik edeceğim öyleyse."

"Bana bırak! Gidelim öyleyse! Büyük baba buradaki işlerle ilgilenir, hadi biraz alışveriş yapalım!"

"Tamam..."

Bu şehirdeki güvenlik öncekinden daha iyi olmalıydı, değil mi? Eğer öyleyse, kaçırılma ve saldırılar için endişelenmem gerekmezdi.

Fakat...

Bütün gardiyanlar çok düşük seviyeliydi... Gerçekten hiçbir sorun yok muydu?

Ayrıca, taşıdığımız eşyayı da görmemiştim, yoksa bu kitap mıydı?

Olamaz, imkansız değil. Eğer durum buysa, gerçekten öyle fazla tedbirli görünmüyorlardı.

Yoksa olayın içinde başka bir yetenek kitabı mı vardı?

Yine de, bir yeteneği bu denli kolayca öğrenebilmek fena sayılmazdı.

Yetenek penceresini açtım. Buz Kılıcı Çağrımı şimdiden 1/10 gösteriyordu. Her kullanıştı 50 Mp yiyordu. Sanki birkaç kere daha kullanırsam yetenek seviye atlayabilecekmiş gibime geliyor. Fakat, istesem de, açık bir alanda yapmamalıydım, ve yalnız olduğumda yapmalıydım.

Ama hala "Sınıfsız" olduğumu fark ettim. Neden böyleydi ya?

"Aliyah, sadece sınıf seçtikten sonra yetenek öğrenebileceğimi söylese de... Bunu nasıl öğrendim..."

"Um, ne dedin?"

Irlin hala iyi ruh halindeydi. Nedeni ne olursa olsun, kızlar için, alışveriş yapmak kesinlikle mutluluk verici bir şeydi.

Ona hüsranımı anlatamazdım. Kıza öylece "Sınıfım yoksa, bu yetenekleri nasıl öğrendim?" diyemezdim. Saçmalığa bak. Yani, sonuçta, onların öğrenme yolları kesinlikle benim gibi insanlardan farklıydı.

"Hiç. Ah, doğru, baktığın özel bir şey var mı?"

Söz açılmışken, oyunlarda bunun gibi birçok şehir görsem de, ilk elden tecrübe etmek tamamiyle farklı hissettiriyordu.

Kalabalığın gürültüsü, demircilerden yankılanan demir dövme sesi, ve yemeklerin kokusu, hepsi benim için çok yeniydi.

"Krallıkta daha iyi dükkanlar olduğundan, öyle almak istediğim bir şey yok. Ama, burada ilk seferin olduğu için, bakmak istediğin bir şey varsa bana sormaktan çekinme ve seni mağazaya götüreyim. Son geldiğimden bu yana büyük değişiklikler olmamalı."

Irlin açıkça belirttiği için, reddetmedim tabii.

"Sen söyleyince, yetenekler öğrenebileceğim bir yer var mı burada?

"Yetenekler öğrenebileceğin?"

Bunu duyunca, kafası karışmış bir bakış attı.

Sıçtık, durumu deşmemem gerekirken söylemiştim bunu.  'Yetenek öğrenme' gibi bir şeyi nasıl anlayabilirdi.

"Üzgünüm, o sahip olduğun gibi sadece kitap alabileceğin yerleri biliyorum."

"Haha... Öyle desene kız..."

Doğrusu... Bunu da tahmin etmiştim. Ya da şu yaşlı herif kitap hakkında ciddi konuşmuyor muydu.

"Yine de, kütüphanede biraz olmalı."

"Kütüphane?"

"Evet!"

Irlin kalenin arkasındaki kuleyi işaret etti. Pisa kulesine benziyordu.

"Sanırım burada aradığın kitapları bulabilirsin."

Pff~

Bu niye daha önce gördüğüm kütüphanelere benzemiyordu, aslında hiçbiri de normal gözükmüyordu ya...

3 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com