Bölüm 8: Ters Dönmüş Piramit


O şeyin ne olduğunu anlamamıştım, bunun sebebi ona dikkatli bakmamış olmam da değildi. Görebildiğim şeyler, üstünde ki her şey, ismi de dahil olmak üzere, bir soru işareti serisi vardı. İstemiş olsaydım bile ne olduğunu öğrenmem mümkün değildi, değil mi?

Teyit edebildiğim tek şey onun seviyesinin bizden daha fazla olmasıyla ve sadece 2 kat ve 3 kat da değildi! Bizi mutfakta sebze doğrar gibi kolaylıkla öldürebilirdi.

Neden rakibimiz böyle zamanlarda bir canavar olur ki?

Her ne kadar bu ‘Dünya’ denen herifi azarlamak istesem de,  şuan ilgilenilmesi gereken açıkça daha önemli bir şey vardı.

Aliyah’a HP Yenileme Potunu verdikten sonra, HP bar sinyali birkaç seferden sonra yanıp sönmeyi kesti ve tekrar yavaşça yenilenmeye başladı.
(Ç.N: Her ne kadar Aliyah görünürde ölüm durumunda olsa da, Fir’in önceki durumuna nazaran farklı bir halde. Fir öldü varsayıldığı zaman bariyer tarafından engellenmişti, o yüzden kendine gelmesi sözde 2 saat sürmüştü. Normalde HP'nin 5 saniye dinlendikten sonra yenilenmesi lazım. Birinci cildin ilk bölümüne bakarsanız daha iyi anlarsınız.)

Her ne kadar katedral de yeniden dirilmek mümkün olsa da, ne yazık ki buraya en yakın katedral şehrin diğer ucunda. Flash Movement olmadan buraya geri dönmek gerçekten büyük sorun olacaktır.

Birkaç MP ve HP Yenilenme iksiri aldım ve hemen kafaya diktim. Aldığım delici darbeden sonra boşalan HP barım ve Flash Movement’tan dolayı boşalan Mp barım tekrardan hızlıca dolmaya başladı.

“Aliyah, Aliyah uyan. Harbiden gözlerin açık mı uyuyon kız sen?"

“Beni hayvan gibi sallamayı keser misin gerizekalı. Karnımın kesilmesi gerçekten çok acı verici.”

Aliyah mutsuz bir şekilde beni geri itti, sürünerek kendini oturur vaziyette doğrulttu.

Karnında ki yara kanamayı kesti ve çıplak gözle yarasının yavaşça kapandığını görebiliyordum.
(e/n: Aliyah ölmez abi. Zaten kız adam gibi acı da çekmiyor, kafaya dikiyor potu.)

“Senin iksirler çok iyiymiş, kendin mi yaptın? Dışardan alabileceğin iksirlerden çok daha iyi görünüyorlar.”

“Dimi ya? Bunu Lanya’ya da söylemelisin. Kesinlikle çok mutlu olur."

“Lanya… O da kim?”

“Bir arkadaş.”

“Gerçekten…”

Sanki büyük bir yalan söylemişim gibi bana şüpheyle baktı.

“Bu tepki de ne böyle?”

“Hiç”

“…Neyse. Şu an bu konu hakkında tartışmanın sırası değil. O Lanet olasıca şeyde neydi? Onu daha önce hiç görmüş müydün?”

“Hayır, görmedim. Bu şeyin saldırı hızı ve gücü gerçekten çok korkutucu, değil mi? Ona karşı kazanmamız imkansız.”

Bunları söyledikten sonra, Aliyah mutsuzca silahını yere sapladı.
“Bu doğru.  Böyle bir canavarla ve azıcık ödülle, bu görevi yapacak yeterli şevkim yok.

“Kesinlikle katılıyorum. Sadece iki seviye kazanç sağlıyor. Sırayla saldırsak ve tekrardan dirilmeye devam etsek bile onu yok etmemiz mümkün değil, değil mi?”

“Bu dünyada ki yaratıklar kendi canlarını yenileyemiyorlar. Eğer biz bu şeyi katedralin yanına çekmeyi başarır ve onu orada sıkıştırırsak, bu imkansız olmamalı…”

“Hey hey hey, Gerçekten bunu yapmayı mı düşünüyorsun? Neresinden bakarsan bak, eğer bunu yaparsak ölümümüze davetiye çıkarmış olmaz mıyız? Eğer bu şeyin bir milyondan fazla HP si varsa… Şimdilik bir milyon olduğunu farz edelim. Saniyede 1 HP sini indirsek bile, tamamını bitirmemiz 12 günümüzü alacak, farkında mısın?

“Hayır, eğer ikimiz olursak, muhtemelen 6 günde bitiririz.”

“Gerçekten onunla 6 gün boyunca amansızca savaşmayı mı düşünüyorsun?”

“Açıkçası hayır. Her ne kadar bu şey HP sini kendi kendine yenileyemese de, Eğer bu şey kendisine bir darbe bile vuramadan bizi öldürürse, o zaman biz sadece devamlı ölen olacağız…”

“O zaman ne yapalım? Görevden vaz mı geçelim?”

“Bizim için görevden vazgeçmek her ne kadar anlaşılabilir olsa da,  akademinin geldiği hale bak. Eğer hiçbir şey yapmazsak ve canavarda okula dalarsa, o zaman bu yer bir ölü okuluna dönüşür.”

“Ama sonuçta hiçbir planın yok, değil mi?

“…Tam olarak öyle değil.”

Cevaplamadan önce biraz düşündüm.

“Ha?”

Aliyah besbelli şaşırmıştı.

“Biraz düşün. Tüm akademinin uykuya dalabilmesi için bir tür Sinyal Vericinin olması lazım. Yoksa görev bize durduk yere bu şeyin etki alanını ve kaynağını bulun demezdi.”

“Böyle söyleyince kulağa mantıklı geliyor. Fakat bunu nasıl yapacağız?  Tam olarak sınırlarını görebilmiş değiliz.”

“Bu alanın bir sınırı olmalı.”

“Eh?”

“Duvarların olduğu yer. Bir düşün. Eğer bunun bir sınırı olmasaydı, oraya çok güçlü bir canavarı yerleştirmeye de ihtiyacı olmazdı.”

“Bu…”

“Hadi az önceki yere bir bakalım. 2 tane daha benzer nesne bulmamız lazım ve 3 noktada kabaca dairesel sınırlar belirlemeliyiz.”

“Sen kesinlikle bir Bilim Öğrencisisin.”

“Bu dünyaya gönderildiğimizden beri, burayı koruyabilmek için bilimi kullanmak zorundayız.”

Ayağa kalkıp etrafı inceledikten sonra devam ettim.

“Bulduğumuz yer kuzey duvarlarının olduğu bölgedeydi, eğer öyleyse, şimdilik batı istikametine doğru yönelebiliriz… Bekle,  çabuk yere eğil!”

Hemen ardından yanımda duran Aliyah’ı aceleyle yere ittim.

“Hey, ne yapıyorsun seni sapık! Çabuk üstümden kalk!”

“Aptal, sessiz ol ve şuraya bak.”

Aliyah kafasını kaldırıp gösterdiğim yere batığı zaman, debelenmeyi bıraktı.

Anlaşılan onu görmüştü.

Tanımlanamayan bir obje havada süzülüyordu.

Öncesinde duvarla aynı renkteydi, fakat yapısı duvar gibi görünmüyordu.

Sivri ucu aşağıda olan bir piramit şeklindeydi.  Ve her kenarında oynayan göz gibi şeyler vardı.

Onun baktığımda aklıma gelen tek şey onun bir gözetim kamerası olmasıydı. Fakat fizik kurallarına aykırı olan ve hiç güvenlik hissi vermeyen bir gözetleme kamerasını gördüğüm ilk seferdi.

Bu şeyin tarifi tam olarak bir yapı değil de, daha çok, sanırım bunu yapan elemanın Picasso ile bir akrabalığı var.

Öncesinde, mini-haritamda aniden kırmızı bir noktanın belirdiğini fark ettim, bu yüzden Aliyah’ı hemen eğilmesi için uyarabildim. Hamdolsun ki bu şeyin bize doğru olan gözü bizi daha öncesinde fark etmedi.

“Gözünü kapat ve uyuyormuş gibi yap.”

Bunu söyledikten sonra, bende gözlerimi kapattım.

Fakat ben hala göz ucuyla mini haritama bakıyordum. Sonuç olarak burada bu şeyin konumu mini-haritama bakarak belirleyebilen bir ben varım.

Çünkü bu şey havada süzülürken hiçbir ses çıkartmıyordu.

Kırmızı nokta yavaşça hareket etti ve kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum. Özelliklede yanımıza gelip durduğu zaman! Kalp atışlarım öncesinde hiç bu kadar hızlanmamıştı!

“C Bölgesi temiz. Uyanık kaçaklardan hiçbir iz yok. Bu çocuklar muhtemelen akademiye kaçmışlardır, değil mi?

Aniden, Bu şey konuşmaya başladı.

Bu şey konuşabiliyor mu? Ve bu elektronik ses de değildi. Bu şeyi içerden kontrol eden biri mi var yoksa?

“Gözetlemeye devam et. Vericinin yakınlarında ki yerleri araştır. Eğer birileri müdahale aracını yok ederse, görevimiz baş belası bir hale gelir.”

“Anlaşıldı. Profesör, ikinci Gözetim Kamerası şu an müdahale aracının yanına gidiyor.

Aniden, kırmızı nokta hızlandı ve batıya doğru gitmeye başladı.

Görev Güncellendi
Gözetim Kamerasını izle, müdahale ekipmanını bul

Beklediğim gibi o anda görev bilgilendirmesi güncellendi.

Eğer elindeyse, görev ödüllerini de güncelleyiver sana zahmet!

Görünen o ki kırmızı nokta bir dönüş yaptı, hemen Aliyah’ı yerden kaldırdım.

“Tamamdır, şimdi biraz tecrübe puanı kazanma zamanı.”

“Hm.”

İkimizde aynı anda  ‘Gizlilik’ i aktif ettik ve gözetleme kamerasını takip etmeye başladık.

5 yorum:

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com