Bölüm 9: Bir Büyücünün Kesinlikle Gideri Var

Dale Lester LV 15 Yıldırım Büyücüsü [Tarafsız][Kör Edici Yıldırım Kullanıcısı][Büyü Araştırmacısı][???][???]

Bu korkunç herifin seviyesi neydi be? Ciddi ciddi 15.seviyeydi! Ne kadar bakir kaldın sen! Ve şu [???] ünvanları... Yoksa seviye farkından onları göremiyor muydum?

"Oh~ Bu Büyücü Dale değil mi? Anlaşılan iki küçük fare yakalamışsın."

Patron kılıklı karışıklığı duymasıyla, buraya yöneldi. Kjell Farr LV 9, enteresan bir isim.

Düşündüğüm gibi, şu anki duruma yeterince hızlı ayak uyduramıyordum. Daha öncesinde birkaç plan yapmış olsam da, burada aşırı güçlü düşmanlar olduğu için, şu an kriz anındayız!

Ve bu büyü ne oluyordu? Telekinezi? Bu adamın yıldırım büyücüsü olması gerekmiyor muydu? Dokunaçlar gibi hissettiriyordu, hedefe istediği her şeyi yapabiliyordu, ve hedefini seçince havada hareketsiz bırakıyordu.

İşte bu çoğu bakirin hayalini kurduğu mutlak yetenek! Yine de eskiden olduğum gibi biri olmamla ilgili karışık duygular içerisindeyim.

"Sarmal Kesiş!"

Havada Irlin kılıcını çekti, ve yeteneğini döndürmenin ardından kontrolü bozmayı başardı.

Görünüşe göre bu büyü düşündüğüm kadar dehşet değildi.

Buz Kılıcı Çağrımı!

Formsuz kılıcımı aldıktan sonra, tüm bedenim daha sağlam hissetti. Biraz hareket ettiğimde, ben de kontrolden kurtulabildim.

"Oh~ Büyüden bir kılıç, ilginç. Wood ailesinin koruması olsan bile, bu yeteneği öğrenmemen lazımdı, değil mi? Kimsin sen?"

Dale denilen büyücü, büyüsünün bozduğumuzda azıcık bile şaşırmadı, daha çok ilgisini çekmişim gibi bana bakıyordu.

"Duydum ki uzun zamandır kimse bu şövalye büyülerini kullanmayı öğrenemiyormuş. Buna karşın, sende hem bir şövalyenin dayanıklılığı hem de büyüyü manipüle etme yeteneği var. İşte bu çoğu insanın pes etme ya da öğrenmeyi yavaşça denemesinin nedeni..."

"Evet evet öyledir, aynı anda hem bir balığın yüzgecine hem de bir ayının pençesine sahip olamazsın değil mi?"

"Aynı anda bir balığın yüzgeci ve ayının pençesine sahip olamazsın? Çok derin manası olan bir söz! Anlaşılan yalnızca güç ve büyüye sahip değilsin, bir bilgin de sayılabilirsin!"

İlgili bir şekilde bakarken, bana doğru yürüdü.

Hey hey, FFF'nin bir üyesi değilsin değil mi? Bir kızla tanışmayı başardıktan sonra beni yakmaya mı çalışacaksın?

"İlginç. Anladığım kadarıyla amacın Irlin'i korumak değil mi? Asistanım olmayı kabul ettiğin sürece ve araştırmama dahil olduğun sürece, bu küçük tatlı kızın gitmesine aldırmam."

"Dale! bu..."

Kjell bir şeyler söylemek istedi, ama yere düşmeden önce havada süzüldü.

"Bir anlaşmamız vardı. İlgimi çeken bir şey bulursan, misal Wood ailesinin yetenek kitabı, bu yeteneklerin daha yararlı ve etkili olmasının bir yolunu bulabilirdim. Fakat önümdeki bu yeteneğin kendisini kullanabilen biri. Analiz kısmını atlayabili

Bu iyi bir şanstı. Bu herifin hareketleri kararlı ve katıydı, ve bize yalan söylüyor gibi durmuyordu. Fakat, rol yapıyorsa eğer, kesinlikle Oscar'ı hak ediyordu.

Irlin kılıcını tutsa bile, korku içinde titriyordu.

Onun böyle bir durumu daha önce tecrübe edip etmediğini bilmesem de... Yine de bir kız olduğu için böyle zamanlarda erkek adam öne bir adım öne çıkıp onu korumalıydı.

"İyi, seninle geleceğim. Fakat, ilk önce Irlin'i başkente yollamalısın ondan sonra istediğin her haltı yapabilirsin!"

Bu uzaklık ve alanda, iki katım seviyede bir büyücüyü yenmem imkansızdı.

Ama eğer onu tarafımıza çekebilirsem, bir çıkış yolu olurdu.

Sonuçta, aralarında kimin dürüst olduğunu söyleyemezdim. Yine de bir kızı korumak her erkek için müthiş önemli, değil miydi?

"Fir... Hayır... Bir büyücünün deneyleri çok korkunç diyorlar..."

Irlin elimi tuttu, ve durmadan kafasını salladı.

"Böyle deme ama~ Sadece büyüyü araştırıyorum, insanlarla deney yapmıyorum. Ara sıra yapsam da, genelde ölümle sonuçlanmıyor~"

Diye söyledi Dale bir gülümsemeyle.

"Fir..."

"Sorun yok, endişelenme. Sen güvende olduğun sürece."

Dönüp Dale'e baktım.

"Söz verdim, daha ne bekliyorsun?"

"Hahaha, kendini sevdirdin, çocuk. Şu korkak asillerden daha ilginçsin. Başkent benim de gideceğim yer, sonuçta laboratuvarım orada... Hahaha..."

"Dale, eşyalar herhangi birinin üzerinde olabilir... Sen..."

"Biliyor olmalısın, ben acayip meşgul biriyim."

Ellerini tek çırpışıyla, üçümüz aniden gökyüzünde uçmaya başladık.

Şehirden büyük bir hızla ayrıldık, birkaç saniye içerisinde handaki devasa ateş gökyüzünde bir nokta halini aldı.

"Peki, bu uçuşuma birilerini getirdiğim ilk sefer."

Bunu takiben, hedefimize doğru hızlıca uçarken, altımızdaki manzara bulanıklaştı.