Bölüm 4: Prenses Michelle
Prenses Michelle, aynı zamanda Kar Prensesi. Bu
isim çoğu oyunda vardır, aynı zamanda çoğu kullanıcısı inkar edilemez bir biçimde tatlıdır.
Fakat, bu dünyadaki Kar Prensesi için, bu karakteristik özelliklerden
hiçbirini göremedim daha.
“Statün Şövalyeden düşükse, lütfen benimle konuşma.”
İşte bu kendini tanıtırken söylediği şeydi. O zamandan beri,
sınıfın dışında okul bahçesinde şövalye korumalarıyla geçerken görmüştüm, bu
geçen bir ayda hiçbir etkileşimimiz olmamıştı.
Bu kötü. Siyasetten ve insanların ayaklarına kapanmaktan
nefret ederdim. Niye ikisini de aynı
anda yapmak zorundaydım? Tanrı’nın bana verdiği imtihan biraz fazla değil mi?
Son vuruşlardan aldığım tecrübe puanını unutabilirim ama,
onun gibi biriyle takım olmak birlikte strateji tasarlamak, ve onun bunu
yürütmesi gerektiği, bu görevin en zor kısmıydı. Ayrıca…
turnuva başlamadan
önce sadece bir ay gibi bir süremiz vardı. Onunla senkronize olmamı
istiyorsan… ve bugünden itibaren
30.seviyeye kadar kendimi kasamayacağım bir yer bilmiyorsan,
bu görev tamamen
imkansızdı. Sonuçta, kendimi sadece Buz Büyüsü kullanarak kısıtlamalıydım, eğer
herkes, her türlü büyüyü öğrenebildiğimi bilirse, beni anında parçalayıp
incelerlerdi!
İlk olarak Kar Prensesiyle ilgili meseleyi konuşalım.
Michelle Afungus, Buz İmparatorluğunun 4. Prensesi. Alan büyüsünde nitelik
sahibi. Figürüne bakılarak, loli sayılabilir. Koyu mavi matkap şekilli iki tane
at kuyruğuna sahip. Genelde, mavi kristallerle süslenmiş kısa bir cüppe
giyiniyor, ve cüppedeki işlemeler gerçekten karmakarışıktı. Zengin aileden
gelen birinden beklenildiği gibi, sanırım.
“Bu görevi kabullenmeye zorlanmış gibi olsam da, Prenses
Michelle için…”
“Aslında, bunun için endişelenmen gerekmiyor. Sonuçta, bu
onun babasından kesin bir mesaj.”
“Öyle demek…”
Garip, genelde 4.prensesler için politik evliliklerle ilgili
senaryolar olurdu. En zor bulunur senaryo bile kendi berbat kaderinden savaş
vasıtasıyla kaçamaya çalışması olurdu.
Fakat, kızının güçlenmesine izin veren bir imparator… Garip sayılabilecek bir
senaryoydu.
Ama bu çoktan yaşandığı için, yapmam gereken şeyleri
kabullenmek dışında yapacak bir şey yok. Sonuçta, şu anki kabuğumu kırıp geçmem
ve biraz EXP kazanmam için iyi bir fırsat.
Ayrıca, bu dünyanın işleyişini anlamak için de iyi bir şans.
Aynı zamanda, Aliyah, Dale ve bana benzeyen biriyle tanışma ihtimalim var –
öteki dünyadan gelen insanlarla.
Aptal Dale’i bir kenara koyarsak, acaba Aliyah neler
yapıyor? Daha başından ‘Şeytan’ yaftası yemişti, ve şiddet seven kişiliğini de
eklersek zor zamanlar geçiriyor olmalı, değil mi?
Fakat, anlaşılan Acemiler Köyünden ayrıldıktan sonra
rastgele lokasyonlardan birine gönderiliyorduk. Kıtanın öbür ucunda olma
ihtimali bile vardı… Neyse. Eğer kaderimizde yazılmışsa karşılaşmalıyız, değil
mi?
Her durumda, şu an eldeki problemi çözmenin bir yolunu
düşünmeliyim.
“Öyleyse nasıl yapacağım? Dediğine göre, turnuva bu sefer
eşleşmeler halinde olacak, o zaman en azından Prenses Kar’ın hakkında bir
şeyler bilmeliyim…”
Tam Mari-sensei’ye yakarıyordum ki, aniden iki tane tam
takım zırh giymiş delici gözlere sahip bey tarafından ofis kapısı açıldı. Aynı
zamanda, koridordan, bir ses duyuldu.
“Bundan dolayı, bir kereliğine kuralımı bozacağım, ve
benimle konuşan ilk sıradan insan olmana izin vereceğim. Minnetini ifade
etmekte özgürsün.”
Elbette bu kız Kar Prensesiydi.
Michelle Afungus
Buz Büyücüsü LV 15 [Nazik][İleri Görüşlü][Donuk Küstah][Buz
Krallığının 4.Prensesi][???]
Sondaki [???] ünvanı dahil, bir şekilde onunla ilgili temel
bilgiler alabilmiştim. Yine de, bazı ünvanları ona pek de uymuyordu…
Ayrıca, arkasındaki korumalar 20.seviyeydi. ‘Onlardan sadece
3 tane var’ gibi aptalca bir şey söylemeyeceğim tabii, Gray Büyü Akademisi’nin
en güçlü üçlüsü kadar korkutucu olmalıydılar.
Bakışlarımın korumalar üzerinde olduğunu fark edince,
Prenses Kar iç çekti.
“Dan, ve ikiniz dışarıda bekleyin.”
“Prenses… Bu…”
“Endişelenme, sebeplerim var.”
Korumalar bana baktı, ve odayı tek etmeden önce kafa
salladılar.
Kapıyı kapattıktan sonra, Prenses Michelle derin bir iç
geçirdi. Ahlaklı olmayan bir şekilde ellerini silkeledi, dönerek kendini koltuğu
attı ve uzandı.
……
Hey hey hey! Ülkenin prensesi olarak, nasıl böyle şeyler
yaparsın!? Eğer şu kısa cübbeyi biraz daha çekersen, iç çamaşırını göreceğim
haberin olsun!
“Öyle afallamış bir şekilde bakma, otur. Turnuva için nelere
ihtiyacın var söyle, ya da benim tarafımdan engellenmesini istediğin şeyler.
Kuralları çiğnemediği sürece, sana elimden geldiğince yardım edeceğim.”
Bu kıza ne oldu? Bu ses tonu şu ara sokaklarda pusuya yatmış
yankiler gibi… Bu kız şu havalı ve asi prenses miydi gerçekten?
“Hey sen, insanlara böyle uzun süre bakmanın saygısızlık
olduğunu biliyor musun!?”
Yoksa bunun onun gerçek kişiliği olduğunu mu söylüyorsun?
“Üzgünüm, biraz şaşırdım… Havalı Prenses Michelle’in böyle
davranmasını beklemiyordum…”
Mari-sensei’ye bakmak için döndüm ve onun kıkır kıkır güldüğünü
gördüm.
Demek Mari-sensei bunu çoktan biliyordu? Zaten öncesinde
bilmediğini gösterecek hiçbir şey de yapmamıştı.
“Tch! Sana istediğini anında verecek gücün nasıl bir şey
olduğunu biliyor musun? Çoğu zaman, gerçek hislerimizi bastırır ve uyulması
gereken kurallara uyarız. Yeteneklerini çoktan doğruladım. Savaş pistlerinde,
büyü hakimiyetin ve yok edici gücü en yüksek düzeyde. Bedenin biraz zayıf olsa
da, düşmanlarını tekniklerinle bastırabilecek bir seviyedesin.”
“Prensesten böyle bir övgü almak, benim için onurdur.”
“Bundan dolayı, kaynaklarımızı birleştirelim. Turnuva için,
aklında neler var?”
“Bunu tartışmadan önce, sizinle ilgili doğrulamak istediğim
bir şey bulunmakta, prenses.”
“Nedir?”
Derin bir nefes aldım, ve yavaşça konuştum.
“Yaklaşan savaş için, galibiyeti almak sizin kendi isteğiniz
mi, yoksa babanızın isteği mi?”
Bu netleştirmem gereken bir şeydi. Sonuçta, savaşmaya niyeti
yoksa… O zaman bir takım arkadaşı satın almış gibi olmuyor muydu?
savaş alanında kuyruğunu kıstırıp kaçıcak gibi gözüküyo bu prenses
YanıtlaSilelinize sağlık
YanıtlaSilemeğinize sağlık
YanıtlaSil