Bölüm 1: Başka bir dünyaya sürüklenmek

    Okamura Hiiro sakince önündeki manzarayı analiz etti. Orada daha önce hiç görmediği insanlar vardı.

Dahası, rahipler gibi giyinmiş bir kaç adam vardı böyle bir şeyi Japonya'da görmek oldukça zorken tam ortalarında pembe elbise giymiş bir kız da vardı.

Etrafa bakarak çevresini kontrol etti. Avluda olduğu için, otururken bile dışarıyı görebiliyordu.

Ama uzaktaki bir zemin yerine dağ görebildiğinden beri, oldukça yüksek bir yerde olduğu sonucuna vardı.

Yapı kule yada benzeri bir şeydi. Tavan çeşitli, üzerinde garip çizimler olan sütunlarla desteklenmişti. Mısırlı duvar süslemeleri gibi gizemli çizimlerdi.

Yanında duran kendisiyle aynı üniformayı giymiş dört kişiyi tanıdı.

Sınıf arkadaşlarıydı, ama onlarla hiç laflamazdı. Öyleyse, niçin onlarla beraberdi?

Ayaklarının altına çizilmiş aynı oyunlardaki gibi bir büyü çemberi vardı.

Kesinlikle yabancı insanlar, alışık olmadığı bir manzara ve bir büyü çemberi.

Biraz biraz içinde bulunduğu farketmeye başladı.

Ve pembe elbiseli kız sözleriyle bunu doğruladı.

"Si-sizi selamlıyorum, Kahramanlar!"

Evet, bu öteki dünya denilen şeydi.

Biraz önceye kadar okuldaydı. Çatıda uyuyarak dersleri asıyordu, çantasını almak için sınıfa geri dönmüştü. Ve o dördüyle karşılaştı.

Her zamanki gibi onlara fazla bakmadan sırasına yöneldi.

Ona kötü bakışlar attılar, ama umursamadığı için onları görmezden geldi.

Ve ayaklarının altında oluşan bir ışık patlamasıyla. Beşi de, Hiiro dahil, bu garip sürpriz karşısında donup kalmıştı.

Bir sonraki adımda önündeki her şey kar beyazına döndü, ve şu an içinde bulunduğu duruma geldi.

Rahipler "Evet!" ve "Başardık!" tezahüratlarıyla birlikte neşeyle alkışladı, olanlardan dolayı kafası karışmış beşini pek takmadılar.

Bununla birlikte, bakılınca bitik görünüyor ve maraton koşmuşçasına terli gözüküyorlardı.

Diğer tarafta, onu Japon olduğuna inanılmaz hale getiren, beline kadar uzanan turuncu saçlarıyla bir kız duruyordu. Yüz hatları ve büyük gözleriyle kesinlikle tatlı gözüküyordu.

Şüphesiz göz alıcı bir güzellikti.

Diğer adamlar gibi, onun da yüzünde bir gülümseme vardı. Büyük olasılıkla bu beşi hiçbir şey denilmeden çağrılmıştı.

Böyle bir şeyi tecrübe edeceği aklının ucundan bile geçmezdi.

Yine de Hiiro bu kadar şeye rağmen, inanmayı reddetti.

Yanındakiler burayı çağrıldıkları andaki gibi gözüküyordu, yüzleri ne olduğunu anlamamış bir ifadeyle duruyordu. Sonunda biri konuştu.

"Ka-Kahramanlar? Ne demek istiyorsun?"

Bu boyalı saçları ve ciddi ama nazik aurasıyla Aoyama Taishi'ydi,

Ayrıca, uzun ve yakşıklıydı, bu sebepten sınıftaki kızlar arasında popülerdi.

Taishi'nin sorusu üzerine kız başını eğdi.

"Ah, benim hatam! Majesteleri bunu size bizzat açıklayacak! Beni takip edin lütfen!"

Özür diler bir ifadesi vardı. Yakından bakınca, oldukça solgun görünüyordu. Biraz öncesine kadar gülümsediğini söylemek zordu, ama adamlar gibi, onun yüzü de terlemişti, büyük ihtimalle çağırmadan dolayı olmuştu. Taishi de onun durumunu fark etmişti ve burada kalmak yerine kızı dinlemenin daha iyi olacağını düşünüyor gibiydi, muhtemelen sonrasında kızın dinlenmesine izin vereceklerdi.

Taishi bakışlarını Hiiro hariç herkese çevirdi, ve onayladı.

"Tamam. Olanlar hakkında yüzeysel bir fikrim var, ama dediklerini dinleyeceğiz."

Dördü de durumu anlamış gibiydi.

Ve birlikte Taht Odası'ndaki krala gittiler. Hiiro yolun üzerindeki alanları gözlemlemeyi ihmal etmedi. Hizmetlilerin ve askerlerin saç renklerine bakarak buranın Japonya'da bir yer olamayacağı kararına vardı.

İçindeki bulundukları yapı büyük bir kalenin ortasındaki bir kule gibiydi.

"Ohh, gelişinizi takdir ediyorum, Kahramanlar."

Dedi yüzünde bir gülümsemeyle tahtta oturan adam. Ona kendi istekleri dışında geldiklerini söylemeye gerek yoktu tabii.

"Eminim ki bu absürt koşullar altında kafanız karıştırmıştır. Ama emin olun ki, size olanları düzgünce anlatacağım."

Bunu söyledikten sonra, kendini tanıtarak başladı.

Krallığın adı Victorias idi, ve kral bu dünyadaki Humas'ı Edea'da birleştimişti. Tüm kıta parçalara ayrılmıştı, ve her ırk kendi ülkesine sahipti. 

Ve "Kurtadam" veya "Kedikız" gibi özellikleri olanlara "Gabranth" deniyordu, Pasion içerisinde yaşıyorlardı, canavarların ülkesi.

Aynı şekilde, "Evila" yarı-insanlar olarak biliniyordu, "Şeytan" ve "Hayaletler"in yaşadığı yer Xaoc şeytanların ülkesi.

Son olarak, "Pheom", "Periler" ve "Ruhlar"ın özü, ama kendilerine ait bir ülkeleri yok. Küçük bir yerleşimde az olarak yaşıyorlar. Diğer ırklarla etkileşime geçmedikleri için onları görebilmek çok zor.

Ve tam önlerinde oturan şahıs Rudolph van Strauss Arcliam, Victorias'ın kralı.

Onun yanında oturan kraliçe Maris ve kız, buraya gelmelerinde onlara rehberlik eden, birinci prenses Lilith.

"Humas", "Gabranth" ve "Evila". Bu üç ırk arasında şu anda daha önce hiç meydana gelmemiş bir gerginlik var.

Bilhassa Xaoc'un Şeytan kralı "Humas" ve "Gabranth"ı yok etme peşinde.

Görünüşe göre sadece kendi ırkının, müthiş gücüyle, Birleşmiş Victorias üzerinde söz sahibi olabileceğine inanıyordu. Bu sebepten dünyada sadece "Evila"nın hüküm sürebilmesi için, "Humas" ve "Gabranth"ı yok etmeye çalışmıştı.

"Evila" muazzam bir büyü gücü ve acımasız bir savaş kuvvetine sahipti.

Bu dünyada büyü olduğunu söylemeye gerek yok, büyü gücü iyi olan, büyüde de iyidir. "Humas"da büyü gücüne sahipti, ama kısmen zayıftı.

Tabii ki de büyü savaşın her şeyi demek değildi, ama "Evila" tarafınca kullanılan büyü ciddi derecede güçlüydü yanına yaklaşan bir insanı tek umut zerresi bırakmadan yok edebilirdi, ki düşük seviye bir şeytan olsa da.

Üstelik macera loncasından yüksek rütbeli bir maceracı "Evila"ya karşı bir takım savaşı ayarlanmalıydı.

Kral bu şekilde devam ederlerse eninde sonunda yok olabileceklerinden korkuyordu. Bu vesileyle, çağırma büyüsü kullanmışlardı, eski ve mühürlenmiş bir büyü.

Ama bir sebep üzerine mühürlenmişti, ve bu çağırma büyüsünün her şeye kadir olmadığını göstermişti.

Çağırma büyüsü büyü gücünün büyük bir kısmını yiyor ve yeteneksiz biri tarafından kullanılırsa, 'yankılanma' riski taşıyordu, böylece büyü gücünün kontrolden çıkmasına vesile olabilirdi.

Esasında, çağırma büyüsü sadece kraliyet ailesi tarafınca kullanılabiliniyordu, ama sırf kraliyet mensubu diye herkesin kullanabileceği anlamına gelmiyordu.

Başarısız denemeler genelde müthiş bir büyü gücüne maruz kalınarak psikolojik çöküşlere sebebiyet verir, hatta bazen ölümle sonuçlanırdı.

Bu basit bir büyü değildi. Başka bir dünyaya doğru yol açan, yeterince risk taşıyan tanrıtanımaz bir büyüydü.

Ama Kral Rudolph'un bir fikri vardı. Birkaç kızı vardı çağırma büyüsü için onlara izin verdi.

Böyle devam ederlerse, "Humas" yok olabilirdi. Bunu önlemek için, ne pahasına olursa olsun diğer dünyadan Kahramanlar çağrılmalıydı. Eski bir kitap "Humas"ı berbat bir facia'dan kurtaran Kahramanlar ile ilgili hikayeler anlatırdı.

Kahramanların inanılmaz bir büyü gücü vardı ve faydalı psişik yetenekleri böyle bir büyü "Humas" için hayalden öteye geçemezdi. Bunun üstüne, Rudolph kendini zorlayarak kızlarına sormuştu. Ama dördüncü ve üçüncü prenses bu vazifeyle 'yankılanma' yüzünden hayatlarını vermişlerdi.

(Kendi kızlarını mı feda etti..?)

Kralın açıklamalarını dinlerken, Hiiro kendini bastırmak zorunda kaldı. Ama şimdiye kadar anlatılan her şey karışık meselelere dayanıyordu, bu yüzden çenesini kapattı.

Kraliçe kızları için ardı ardına yas tutmuştu, ama kendisi kraliyet ailesinden biriyle evlenmiş yabancıydı, bu sebepten çağırma büyüsünü kullanacak saf kraliyet kanı yoktu. Sıra ikinci prensese gelmişti.

Ölümü atlatmıştı, ama şu anda yatalak ve hala bilinçsizdi. Geriye çağırma büyüsünü kullanabilen Lilith ve Rudolph kalmıştı. Bir hatayı daha kaldıramazlardı, Rudolph bizzat büyüyü yapmaya karar verdi.

Ama, herkes buna karşı çıktı. Kralı, ülkenin desteğini kaybetmek, "Humas"ın "Evila" tarafından çökertilmesine neden olurdu.

Lilith durumu anlamış ve ülke için kendini önermişti. Korkmuştu, çok korkmuştu ama böyle devam ederse her şey de yok olacaktı. Zaten her şekilde ölecekti, o anı kendisi seçmeyi tercih ederdi. Çağırma seramonisine de bu duygularla katılmıştı.

Seramoni rahipler ve Lilith'in orta seviye büyü gücüyle gerçekleşti.

Lilith seramoni sırasında bilincini kaybetmişti ve pes ettiği sırada, zaten faydasız biri olduğu düşündü ve büyü çemberinden engellenemez bir ışık salındı.

Ardından beşi ortaya çıktı.

"Anlıyorum. Yani bizi "Humas"ı "Evila"dan korumak için çağırdın."

Aoyama Taishi açıklama sırasında birkaç kere kafa sallamıştı.

"Evet. Belgeler göre, toplamda dört tane kahraman olmalı. Mh? Bu arada, şimdi fark ettim de, siz... beş kişisiniz."

Kesinlikle. Beş kişi çağrılmıştı. Kral soran gözlerle yanındaki bilgeye baktı.

Bilge telaşlı bir şekilde gözlüklerini düzeltti.

"Ben, Elimde hiçbir ipucu yok! Ama, sanırım, hepsi de Kahraman...?"

"Mhm... Öyleyse bulmalıyız. Hepiniz, bana yeteneklerinizi gösterin."

Rudolph'un bunu söylemesiyle, kafaları karışmış bir şekilde başlarını öne eğdiler.

"Mh? Sorun ne? Sakın bana yeteneklerinizi gösteremediğinizi söyleme?"

Taishi onların isteğini "Cidden" bakışıyla karşıladı.

"Zihinize 'Statü' deyin."

Herkes denileni yaptı. Elbette Taishi'de dedi. Oyunlardaki gibi bir statü pencerisi Hiiro'nun tam önünde belirdi.    


Hiiro Okamura

Sv.1
Hp 24/24
Mp 120/120
Tec.0
Sonraki 10
Sal 13
Sav 8
Çev 27
Kritik 11
Zek 23
<<Büyü Elementi>>YOK
<<Büyü>> Sözlü Büyü (Tek Zincir Açıldı)
<<Ünvanlar>> Masum İzleyici-Dünya Gezgini-Söz Ustası

                                 
                                                                                                                         
                                                                                                                       Sonraki Bölüm

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com