Bölüm 24: Gizemli Uygulamalı Egzersiz

Yürüme hızı kesinlikle koşma hızının yanına bile yaklaşamazdı, sonuçta, yürüme yarışı şampiyonları falan değildik.

Fakat, öncesinde yetenekle arttırılmış hızım, Usain Bolt bile olsa bu hıza ulaşamazdı yane, anlatabiliyor muyum. Bu yüzden anlaşılabilirdi, çünkü şu anda düzenli adımlarla yürüyorduk.

Üç saate yakın bir süredir yürüyor olsak da, dağ ve bizim aramızda bir farklılık hissettiğim söylenemezdi. Acaba daha demin ne kadar hızlı koştum ben… Çok kısa bir süre zarfında uzaklığı azalttığımı düşününce.

Fakat, önceki his kesinlikle dayanılmazdı. Yenilenmem için iksirlere sahip olsam dahi, bu tür bir yorgunluğu bir daha tecrübe etmek istemiyordum.

Oto-yenilenme yeteneğiniz olsa bile, yine de birkaç defa bıçaklanmak istemezsiniz değil mi? O hesap yani.

Fakat, neyse ki, seyahatimiz belasız oldukça düzgün gidiyordu. Bu şekilde kendimi sakinleştirebiliyordum.

Daha deminki durum tamamen kötü bir karşılaşmaydı. En azından, o zamandan beri Shir’den aldığım his değişmişti. Eskiden çocuksu bir havaya sahipti, ama şimdi, olgunlaşmış gözüküyordu. En azından, yüz ifadesi iyi gözüküyordu.

Yani, seviye atlama dışında, şu NPC’ler çeşitli durumlar sebebiyle değişebiliyordu demek? Bu kesinlikle karışık.

Yine de, kafamda hala bazı şüpheler vardı. Öncesinde o elemanlar canavarı yatırdığında, yine de Parti EXP’si kazandım. Fakat, eğer hal buysa, neden o kadar canavar öldürüldükten sonra Shir tek gıdım seviye atlamadı? Yoksa aldığım Parti EXP’si onunla paylaşılmadı mı?

O zaman, bu biraz kötü değil miydi?

Yoksa EXP ödülünü almak için son vuruşu yapan olması mı gerekiyordu? Öyle de zor olmaz mıydı?

Oh doğru, bu yüzden mi Michelle Yıllık Turnuva’da son vuruşu yapan olmak zorundaydı? Fakat, turnuvadan gerçekten EXP alabilecek miydik?

Bu Yıllık Karşılaşma olduğu için EXP almak mümkün müydü, yoksa sadece birkaç NPC EXP ile mi ödüllendirilecekti?

Ah neyse, bunları sonra düşünebiliriz.

“Bekle, orada rüzgarın yönüyle alakalı ters bir şeyler var.”

“Eh?”

Aniden, Shir beni tuttu ve konuştu. İşaret ettiği yöne baktım, ama hiçbir isim görmedim.

Fakat, bu nadir bir durum olduğu için, denemek en güvenlisiydi.

“Buz Meteoru!”

Anında sahip olduğum en güçlü büyüyü kullandım. Bu büyünün yok etme kapasitesi kullanışlı sayılırdı. Ne yazık ki, bedeli acayip fazlaydı.

Neden aniden büyük bir büyü mü kullandım? Çünkü önümüzde varlığını gizleyen her kimse tehlikelidir. Ayrıca, hedefin Bay Landur olmadığını çoktan doğrulamıştım. Sonuçta, öncesinde harekete geçtiğimizde, o herif aniden arkamıza geçti. Fakat, önceki gibi bizi uluorta takip etmiyordu.

Büyük ihtimalle bizi daha öncesinde kurtarmadığı için onu eleştireceğimizi sanıyordu.

Buz Meteorum ormanın o kısmına yağdıktan sonra, tüm alan dondu. Donmuş zemin güneşten gelen ışınlar altında parıldıyordu, ve tam o sırada, kırmızı bir isim kendini gösterdi.

Caiyi0034 LV 10
Tahta Peri Irkı (Çağrılmış Yaratık)

Aramızdaki seviye farkı yüzünden, yaratığın HP barı anında sıfırlandı. Başka bir deyişle, bu küçük zavallı yaratık ardında buz içinde mühürlenmiş bir ceset bıraktı.

Hızlıca ona doğru yürüdüm, ve nihayet onun dış görünüşünü anlayabildim.

Sivri kulaklar, görünürde yumuşacık pürüzsüz ten, koyu yeşil bir beden, sevimli büyük gözler, ve bir çift şeffaf kanat. Evet, eğer tahminim doğruysa, bu efsanelerde adı geçen periydi!

Aslında, tahmin etmeye gerek yoktu. Sonuçta, isminden fark ediliyordu.

Yine de, bu küçük şey aslında bayağı sevimliydi. Onu pet olarak yanıma almak istiyordum, ama ne yazık ki, başka biri tarafından çağrılmışa benziyordu… Büyük göğüslü bir elf kız kardeş istesem de, bana omzumda eşlik edecek sevimli bir perinin de sakıncası yoktu.

Bu bir pettanko olsa da, sevimli olduğu için sorun yoktu~

“Bunun çağrılmış bir yaratık olduğunu düşününce… Hiç peri çağırabilen birini duydun mu?”

Kafamı çevirdim ve Shir’e sordum.

“Peri… Hayır, hiç duymadım. Fakat, insanların peri çağırmasının mümkün olmadığını doğrulayabilirim.”

“Mümkün değil mi?”

Tch, ne kadar yazık. Bir tanesini çağırmayı denemek ne kadar da isterdim… Hayır, durum buysa, büyük bir sorun sayılabilirdi. İnsanlar dışında, buralarda gerçekten zeki yaşam formları mı vardı?

Ormanlar hakkında konuşursak, sadece elfler ve druidler olmalıydı. Fakat, bu orman aslında bizim akademinin malı olduğu için, demem o ki neden başka zeki yaşam formları vardı burada…

Hayır, lafı geçmişken, öncesinde bizim akademiden olmayan elemanlar yok muydu… Kimdi onlar? Paralı askerler? Müfettişler? Yoksa onlar ‘Momiji’ gibi suçlu bir birlikten miydiler?

Ne diye bu denli küçük bir egzersizde garip gurip olaylar karşılaşıyorum? Üstelik bunun, benim tam da huzurlu huzurlu seviye kasabildiğim bir zamanda belirmesi… Yoksa bu öteki dünyalının acısı mıydı?

Ve, açıkça, şu anda ciddi bir sorun vardı. Öncesindeki sorun sadece insanlar arasında olduğunu söylersem, o zaman şu an önümdeki sorun, başka ırkların da dahil olduğu bir şeydi.

Sonuçta, insanlar peri çağıramıyordu, bu da perinin bir insan tarafından çağrılmadığını gösteriyordu…

Ha…

Öncesinde o kadar büyük bir büyü kullanmamalıydım. Bu periyi tutsak olarak alabilirdim… Bekle bir dakika, üzerinde Necromancy kullanabilirim! Çoktan öldüğü için, bedenini boyutsal yüzüğümde tutabilirim, değil mi?

Kafamda bu düşünceyle, perinin buzun dışında kalan bedeninin kısmına dokundum, ve anında yüzüğüme girdi.

“Eh, peri nerede?”

“Onu incelemek için akademiye götüreceğim.”

“Akademiye mi? Bu iyi bir fikir değil, değil mi? O başka biri tarafından çağrılmış bir şey. Eğer çağıran, yaratığının öldüğünü öğrenirse, bizi kesinlikle bulabilecektir…”

“…Bunu daha öncesinde söylemeliydin!”

Shir’i kaptım ve ormandan bir denizin arkasına saklandık. Saklanmaya gitmemizin ardından sadece bir müddet geçmişti, ve acele adımlar duyulur oldu. ‘Saklan’ın Shir üzerinde çalışıp çalışmadığından emin olmasam da, hem ‘Saklan’ hem de ‘Gizlilik’e bastım. Sonrasında, Shir’i kucakladım ve sessizce ağaçların arkasına saklandım.

Bir süre sonra, karalar içerisindeki biri görüşümüze girdi. Kişi benden biraz kısaydı, cübbesinin altındaki figürü göremedim.

Ama…

Buradaki herkesin niye simsiyah giyinmesi gerekiyordu? Güneş ışınlarının direk üzerlerine çektiğinde sıcak olduğunu hissetmiyorlar mı? Yoksa kilo kaybetme peşindeler mi?

Sebebi ne olursa olsun, çoğu oyunda bu tarz insanlar genelde kötü adam olur.

Elbette, son zamanlarda, saf beyaz giysili kötüler de oluyor, ki çoğu da sapık.

Fakat, bu kişinin ismi ve ünvanları son derece ilginçti.

Kamiochi Yuon LV 21 Elf Şaman ?
[Dindar][Elf Irkı][Düşmüş Şaman][Firari][Dinleyici][???][???]

Eleman etrafını inceledi. Başka bir yöne gitmeden önce, bir anlığına, buz bloğunun önünde durdu.

İlginç. Bu Japon isme sahip birini ilk görüşümdü. Ayrıca, şu [Firari] ünvanı da oldukça eğlendirici görünüyordu.

Gülümsedim, ve ardından kafası karışmış Shir’i de yanıma alarak onu takibe koyuldum.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Final Notları: 
Bu bölüm gecikti millet, sorry~ 
-Bir de, bu Tahta Peri Irkı diye bir şey var, Wood Pixie Race diye geçiyor ingilizcesinde orada anlatılmak istenen tahtadan çok odun, ağaç gövdesi gibi bir şey ama ne yazarsan yaz garip kaçıyor.
Söyleyeyim dedim.

5 yorum:

  1. Bölüm için teşekkürler tahta odun çok garip duruyo ağaç yada orman de bence :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha kütüğü deneyecektik :P Tamamdır, ağaç yapıyorum

      Sil
  2. eline sağlık güzel bölümdü

    YanıtlaSil

 

Serilerden Haber Vs.

FMW'yi durdurmamızın ardından iyi bir haberimiz var Lucid Dream'in Yazar ve Çizeri yeni bir seriye başlamış Träumerei Scans'ta el atacakmış, Lezhin çizimler yine fena olmuş.
Zhan Long 2 - 2.bölüm İngilizce çevirisi bekleniyor.
Projeleri görüntüleyemeyenler buradan ulaşabilirsiniz.

Son Kayıtlar

Duyurular

-Konjiki 22 ve 23 Eklendi (2017'nin ilk bombası!)
-SWRPG 3X33 Eklendi (2016 İlk Bölümü Yeaah!)
-Shokugyou Mushoku 1 Eklendi
Copyright © Maganda Çeviri | Designed by Templateism.com